Sanal dünyaya zerre meraklı değilim. Oralarda neler olup bittiğinden haberim yok. Umurumda da değil.. Bir köşe yazarı olarak, bunun üstelik yararlı olduğuna inanıyorum. Bakın neden?.
En basitiyle düşünün.. Bir yazıyı okudunuz.. Beğendiniz, ilginç buldunuz, ya da "Fena değil" dediniz.. Hemen tepkinizi yazara ulaştırmak gereği duyar mısınız?.
Ama diyelim yazıyı korkunç buldunuz.. Deli oldunuz.. "İğrenç" dediniz.. Ya da müthiş beğendiniz.. "Harika" diye çığlık attınız. İşte o zaman bir şeyler yazmak gelir içinizden. Yani "Yansıyan"lar, aşırı tepkilerdir. Uçlardaki okurların, uçlardaki tepkileri.
Bu, tepkinin kağıt kalem, ya daktilo ile yazıldığı, mektupla, faksla gönderildiği günlerdeki durumdu.
İnternet işi kolaylaştırınca, bunlara yeni bir tür daha eklendi.. Yazarı kullanıp, kendisini öne çıkarmak, kendi takipçilerini arttırmak isteyenler..
O zaman da çok "Sivri" şeyler yazmanız gerek..
Şimdi, yazılarıma internetle yollanan tepkileri izlesem, doğal olarak onların etkisinde kalacağım.. Kimlerin?.. Uçlarda dolaşan, ya da şöhret arayan sivrilerin.. Yani okurun en fazla onda birinin..
Bu uçlar genelde " Siyasi Gündem"i izlerler.. Bunca yıldır siyaset yazmaktan inatla ve ısrarla kaçınan, halkın kolay çözülebilecek, bir yazı ile düzelebilecek sorunlarını dile getirmeyi tercih eden, bu ülkede hemen kimsenin yazmadığı kültür ve sanat olaylarını izleyen ben farkında olmadan değişeceğim. Siyasi yazılarıma alkışların gazına gelip, daha sivri, daha sert siyasi yazılar yazar olacağım..
Uçlar daha da tahrik edecek.. "Vay ne geçirmişsin.." Ben daha gaza gelip daha geçireceğim.. Sonunda hemen her gün kendini tekrar eden, ama uçlardaki okurun içini rahatlatan bir yazara döneceğim. Okur daha gazeteyi eline alırken, o gün ne okuyacağını bilecek..
Hayır!..
Bu ben değilim.. Olamam da..
"Bu ülkede neler oluyor, sen magazin yazıyorsun" diyen okur sakın beni okumasın..
Adı bu ülke gazetelerinde sadece ben yazdıkça geçen kültür ve sanat adamından ve onun yarattığı harikalardan söz eden yazıyı, ikoncan şezlongu ile eş tutan kafa benim okurum olmasın zaten..
Her zaman yazıyorum. Dünyanın en çok köşe yazarı olan ülkesiyiz. Her gün 780 köşede, bu vatan kurtarılıyor.. Yetmez mi?. Biri de başka şeyleri kurtarsın..
Ben gaza gelmem.. Ben siyasete gömülmem.. Ben, Vatan Kurtaran Aslan olmam. Ben, uçtaki okur, içi rahatlasın da, alkışlasın diye de yazmam.. 40 yıldır çalıp da, adını ilk kez benim köşemde gören senfoni flütçüsünün teşekkürü, benim için bin gazcıya bedeldir.
Hıncal'ın Yeri, başından beri izlediği bu tutumu, dükkan açık olduğu sürece devam ettirecektir!.