1957'de bu mesleğe başladığımızda kadın gazeteciler o kadar azdı ki, hepsini ezber bilirdik. En ünlüleri, en sevilenleri iki taneydi. İstanbul'da Vasfiye Abla (Özkoçak), Ankara'da uzun yıllar beraber çalıştığım Nilüfer Abla.. (Yalçın)..
Dün sabah gazeteyi aldım. Vasfiye Ablayı kaybetmişiz.. 91 yaşındaydı. Son yıllarda tam sessizlik içindeydi. Yazsaydı anılarını.. Ya da bizim ülkede biyografi yazarlığı meslek olsa, biri nakletseydi, Vasfiye Abla'dan.. Hem meslek, hem ülke tarihinden nasıl önemli ve meraklı bir dönemin öyküsü olurdu.
Tam bu noktada Yasemin içeri girdi.. "İlhan Feyman'ı kaybetmişiz" dedi..
Bu ülkenin Eddie Calvert'iydi, 60'lı yıllarda.. Müthiş trompet üflerdi. Ankara'da Feyman Klüp açmıştı.. Başkent'in batılı anlamda ilk gece kulübü.. Paramız yettikçe giderdik..
Bodrum'a gitti yerleşti ama, 80 yaşında bile üfledi.. Günay'a konuk olurdu, İstanbul'a geldikçe.. Günay da beni arardı.. "İlhan geldi, gel.." Nasıl keyifle dinlerdik. Beni görünce Cherry Pink üflerdi, mutlaka..
Günay da kayıp ortalardan.. Sesi soluğu çıkmıyor. Aranmak istemiyor olmalı ki, kimseyi de aramıyor ama şanı, adını taşıyan kulüpte devam ediyor..