Ben Mekteb-i Mülkiye'de "İl İdaresi" okudum.. Valilik bir bilim değil, sanattır da ayni zamanda.. İyi okul yetmez.. Yetenek de gerekir yani.. Onu öğrendim..
Şimdi ülke, seçimler dolayısı ile zaten gergin.. Sportif olaylar da tuz biber ekmiş. Herkes öfke küpü..
O zaman, dikkatli, anlayışlı, yatıştırıcı ve birleştirici olmak lazım..
İstanbul'dakiler Taksim'e, Ankara'dakiler Kızılay'a, İzmir'dekiler Konak'a yürüyecekler..
Bu üç kentin valisine soruyorum şimdi..
Yürüseler ne yapacaklar?. İki slogan atacaklar yürürken. Gittikleri meydanda da bir bildiri okuyacaklar.. Sonra.. Sonra hava zaten dondurucu ve yağışlı.. Dağılacaklar..
O zaman, yürüyenleri sessizce izleyeceksin. Hatta yüreğin yetiyorsa, aralarına da karışacaksın.. "Ben de bu ölüme sizin kadar üzgünüm gençler" diye.. Taşkınlık yapmadan, çevreye zarar vermeden protesto etmelerine göz yumacaksın.
Sindireceksin.. Olay bitecek. Dünya bu ülkede demokrasi olduğunu görecek, konuşacak.
Bizim "Durumdan vazife çıkaran, kraldan fazla kralcı valilerimiz ne yaptılar?."
Yeni Berkin olayları yaratmak için ellerinden geleni.. Yürüyenlerin yolları su fışkırtan Toma'larla, gaz bombası atan polislerle kesildi.. Yayınlara maskeli TV spikerleri girdi. Bütün dünya sabaha kadar, terör yaşayan bir Türkiye seyretti..
İstediğiniz bu muydu, Sayın Valiler?.
Ülkenizin yüzünü böyle mi ağarttınız?.
Gençleri Taksim'e, Kızılay'a ve Konak'a sokmadınız.. Yunan'ı denize döktünüz yani.. Dünyaya "Helal olsun Türkiye'ye" dedirttiniz öyle mi?.
***
Hayır, dünkü yazım bilgisayarda karışıp bugün tekrar karşınıza çıkmadı.. Türkiye, dün yazdıklarımı, tıpkısının aynisi, o gün ve gece bir daha yaşadı çünkü.. ,
Bu ülkede olaylardan ders değil, durumdan vazife çıkaran valiler olduğu için.
Anlatayım..
***
Önceki sabah bunları yazdım, köşeme yerleştirdim ve gazeteden ayrıldım.
Eve gittim doğru, Berkin'in cenaze törenini televizyondan izlemek için..
Türkiye'nin gördüğü en görkemli törenlerden biri oldu. On binler, belki de yüz binler katıldı. Okmeydanı'ndan başladı yürüyüş.. Şişli'yi boydan boya kat ettiler. Öyle bir kalabalık vardı ki, Feriköy mezarlığına geliş dört saat sürdü..
Her türden, her cinsten, her fikirden, her inançtan insanlar var.. Her tür bayrak var. Her tür slogan var.. Buna rağmen o dört saatlik yürüyüşte tek olay olmadı. Olacağının işareti de olmadı. Öyle olmadı ki, İstanbul Valisi, Berkin toprağa verildikten sonra bir bildiri yayınlayıp, İstanbul halkına teşekkür etti..
Sonra..
Sonrası inanılır gibi değil.. Feriköy mezarlığından çıkıp, Halaskargazi Caddesi'ne inen kalabalıktan bir gurup, sola, Şişli yönüne döndü. Kimsecikler karışmadı. Bir gurup da sağa.. Taksim Meydanı yönüne.. Pangaltı ile Taksim arası 500 metre topu topu.. 4 saattir olay çıkarmadan yürüyen insanlardan bir gurup Taksim Meydanı'na gidecek. Niye?. İki slogan daha atacaklar.. Sonra..
Hepsi o..
Ama
az önce "Teşekkür" bildirisi yayınlayan İstanbul Valisi, "Hepsi o"ya izin vermedi ve Türkiye'yi bir kez daha demokratik dünyaya teşhir eden o görüntüler sabaha kadar ekranları kapladı..
Valinin polisleri, Toma'larla, hâlâ ve hâlâ hedef alarak ateş eden gaz tüfekleri ile Taksim'i düşman işgalinden korumak için savaşa başladılar.. Yığınla insan yerlere düştü. Ama Taksim düşmedi..
Aslan valim benim!..
***
Şimdi, İstanbul, Ankara ve İzmir valilerine sormak isterim..
İnsanların canı pahasına, bu ülkenin insanı ile, o insanın içinden çıkan, ayni anne babanın çocuğu polisler arasına kin, nefret tohumları ekme pahasına, bu Taksim, Kızılay ve Konak Kurtuluş Savaşlarının sebebi nedir?.
İstanbul Valisi'nin, kelime de sınırlamıyorum, Yazıp yolladıklarını aynen bu sütunlara koyacağım..
O insanlar, Taksim'e yürüseler, toplansalar, slogan atıp, bildiri okusalar ve dağılsalar, ne olurdu?.
Lütfen anlatın ki, ben de anlayayım ve bundan söyle sizi haksız yere eleştirmeyeyim.. Lütfen, ne olur, anlatın.. Nedir bu Taksim'in sırrı? İnsanlar orda toplanırsa ne olur?. Devlet mi yıkılır?.
Bunca kan dökülmesine, yüzlerce insanın hırpalanmasına, yaralanmasına, polisin bütün geceyi feci şekilde geçirmesine, bir polis kardeşimin o karambol ve gaz içinde kalp krizi geçirip hayatını kaybetmesine, ülkenin bu fotoğraflarının dünyaya yayılmasına değdi mi, Taksim Müdafaası!..
Gazi Osman Paşa bile, kan dökülmesin diye silah bıraktığı için tarihe geçti bu ülkede.. Ki o Plevne, önemli bir kalesiydi, Osmanlı'nın.. Taksim'in sahibi ise İstanbul halkı, zaten..
O zaman, siz neyin müdafaasını, kime karşı yapıyorsunuz?. Ve niçin?.
Değer mi, Sayın Valim?.
Niyesini anlatın.. Her kelimesini yayınlayacağım, anlatın!.