"Eşimi kaybettim Hıncal" dedi, telefondaki ses.. Öyle kala kaldım.. Böyle anlarda ne denir?.. Hele Evin'e.. Nerdeyse yarısını, belki de fazlasını kaybeden birisine ne diyebilirsiniz ki?.
Evin İlyasoğlu.. Salı sabahı kaybetmiş eşi, Prof. Dr. Eyüp İlyasoğlu'nu..
Onu tanımak için, Evin'i iyi tanımak gerek. Hayatta tanıdığım en üretken insanların başında geliyordu Evin.
Boğaziçi Üniversitesi'nde hocaydı. Öğrenciler yetiştiriyordu. Okulun tarihi salonu Albert Long Hall'de 12 yıldan beri sezon boyu her hafta, hem de aralarında dünya çapında sanatçıların da konuk olduğu klasik konserler düzenliyordu, bin bir güçlükle. Durmadan sponsor arayarak..
Kimlerle, nelerle uğraşıyordu o konserler için yakından bilirim.
Mesela, tanıtım için milyarlar saçan, en son harika yerli şirketini kovup o soğuk reklamı Amerikalılara yaptırır (Neden acaba) THY'den yılda 30 pas bileti istiyordu. Para, nakit değil, 30 pas bilet.. Boğaziçi gibi yarın bu ülkede çok önemli pozisyonlara gelecek insanları yetiştiren bir okula 30 bilet armağan etmek, milyarlık tanıtım bütçesi olan bir kurum için, "Bedava" ama çok değerli bir PR olayıydı aslında. THY balıklama atlamalıydı.
11 yıl bu sponsorluğu yapan THY, iki senedir nasıl kıvırıyor, yakından biliyorum, ama neden kıvırıyor, onu bilmiyorum.
"Klasik müziğe yardım eder görünmeyelim" gibi bir evhamları mı var, durumdan vazife mi çıkarmışlar, bilmem..
THY biletleri çok önemliydi Evin'in imkansızlıkları içinde.. Ama bu yıl da devam etti konserler.. Açılışta heyecanlı ama buruktu. "Finansbank da yılbaşında bitiyor" dedi.. "Ama gene devam edeceğiz. Merak etme.."
Yıkılmaz, yorulmaz bir yaradılışı vardı çünkü.. Okul, konser organizasyonları arasında birbiri ardına harika kitaplar yazıyordu müzik üzerine.. Son kitabı "Bir Cumhuriyet Çocuğu Gürer Aykal"ı bir gecede okuyup bitirmiştim, soluksuz..
"Yahu nasıl vakit buluyorsun bu kadar işe" derken, asıl uğraşının çok daha acı olduğunun farkında değildim. Geçen sene öğrendim..
Eşi, çok sevdiği eşi Prof. Dr. Eyüp İlyasoğlu hastaydı. Kanser.. Çok özenli bakıma ihtiyacı vardı.
Evin'in başarılarında, arkasındaki duruşu, ona sahiplenişi ve onun bunca işe boğulmasına saygı duyuşu ile çok önemli rolü olan Eyüp Hoca'nın bakımını da yüklenmişti Evin..
Eyüp Hoca onun bunca yıllık sevgili eşi değil, gücüydü, kuvveti, moraliydi. Evin'in arkasında dimdik duran, yarısıydı.
Her çarşamba konser öncesi konuşuyorduk.. "İyiye gidiyor. Çok iyi durumu" diyordu. Bu olumlu gelişme Evin'i de güçlendiriyordu tabii..
İşte tam bu ortamda aniden gitmişti Hoca..
"Kalp" diyebildi Evin, telefonda.. Sabah evde ani bir kriz.. Sonra..
Eyüp Hocamızı, sevgili Evin'in yeri dolmaz eşini bu öğlen, Bebek Camisi'nden uğurlayacağız..
Başımız sağ olsun Evin, sevgili kızları Ekin!.