Cumartesi gecesi Yasmin'e gidecektim, dün yazdım ya.. Kendimi yorgun hissettiğim için, birikmiş gazeteleri de bahane edip evden çıkmadım. Uzandım okuyorum, saatlerce.. Karşımdaki ekranda da NTV açık, her zamanki gibi.. Çok kızıyorum ama, bu ülkede haber televizyonculuğunu başlatan ilk göz ağrım alışkanlık olmuş bir kere..
Birden kulağıma tanıdık bir ses geldi. Başımı gazeteden kaldırdım, Fettah Tamince.. Çaldıranlı hemşerim..
Gözüm takıldı.. Takılış o takılış.. Sonuna dek izledim.
Yani bakın.. Bu program, üniversitelerimizde ders olarak okutulur..
İletişim fakültelerinde "Talk show" örneği diye..
İşte bir sunucu, bir talk showa böyle hazırlanır. Suna, bir öğrenci gibi dersini çalışmış. Konuğunun yaşamının en ilginç, en önemli anlarını belirlemiş, onları soruyor. Somut sorular.. Net sorular.. Mikrofonu konuğa teslim edip oturan ucu açık, soyut sorular değil..
"Ne düşünüyorsun?. Ne hissediyorsun" aptal soruları değil bunlar..
İşletme fakültelerinde de "Başarılı olmanın sırları" dersi olur..
Bakın.. Bir klişe laf ama doğru.. Hiç bir başarı sebepsiz değildir.
Bu programı izleyince, Çaldıran'dan beş parasız çıkan, belki de "Biraz macera" diye Antalya'yı seçen meteliksiz delikanlının nasıl bugünkü Tamince olduğunu anlıyorsunuz..
"Hayallerimi asla cebimdeki paraya göre kurmadım" diyor, Tamince.. Dale Carnegie olsa, bu lafın üzerine kitap yazardı..
Beş parasız adamın ne hayali olur ki, olabilir ki..
Peki neye göre kurmuş..
Çok ama çok basit bir gerçek.. Kristof Kolomb'un yumurtası gibi..
Bir yerde yapılması gereken bir iş var mı?. Hep var.. Hep de olacaktır, insanlar yaşadıkça..
Peki bir yerde yapacak iş arayan insanlar var mı?. O da var, fazlasıyla..
Ya bir yerde, yatırım yapacak, akıllı, kârlı bir iş arayan para?. O fazlasıyla var.. Her zaman var..
O zaman mesele ne?. Bu üçünü bir araya getirecek vizyon..
İşte Fettah Tamince'nin sırrı.. Ne kadar basit değil mi?.
Antalya'da halı mağazasında iş bulmuş, tezgâhtar.. Van'da halıcılık, kilimcilik baba mesleği gibidir, bilirim. Referansı o.. Halı mağazasına turistin zengini geliyor. Rus, Alman, İsrailli.. Borç, harç, kendi dükkânını açmış.. Bakmış müşteriler iyice zengin.. "Bunlar mücevher de alır" demiş. Mücevher işine de girmiş.. O iş de Van'da yaygındır zaten..
Halı, mücevher müşterisi en zengin müşteri.. Onlarla tanışmış, ahbap olmaya başlamış.. Bakmış çoğu Antalya'yı seviyor.. Ev sahibi olmak istiyor..
"Ben bunlara villa da satarım" demiş.. O işe el atmış.. Villa işi iyi giderken, bir Rus "Ben denize sıfır ev isterim" demiş. Bre aman.. Denize sıfır yerler anayasa gereği milletin. Devlet ancak turistik tesis izni veriyor. Rus'a bunu demiyor. "Olmaz" sözlüğünde yok.. Fettah, "Olur"u arayan adam.. "Bir bakalım" diyor Rus'a.. Denize sıfır bir otel inşaatı buluyor, yarım kalmış.. Onu satın alıyor, tamamlıyor, teras katını da "Kral suiti"ne çevirip Rus'a veriyor. Otel işine girmesi de böyle..
"Antalya'da sezon 5 ay.. Otelcilikten para kazanacaksam bunu 12 aya çıkarmam gerek" diyor. Mevsim değiştirecek hali yok.. Ülkelere yayılıyor.. Antalya yavaşlarken, hızlanan yerlere oteller yapıyor. İnşaat şirketi genişliyor, yayılıyor..
"Kazakistan'da büyük işleriniz var. Devlet Başkanları Nazarbayev size çok inanıyor. Bunu nasıl sağladınız" dedi, Suna..
"Büyük işler için 'Büyük' çevren olmalı.. Büyük adamlarla öyle uzun uzun oturamazsın. Sana protokol randevusu verirler.. Bir kaç dakika.. İşte o bir kaç dakikayı iyi değerlendirmek zorundasın. Adam günde bin kişi ile tanışıyor. O birkaç dakikada öyle bir şey yapmalısın ki, adam seni unutmasın. Hiçbir şey yapamazsan bardağı devir.. O aklında kalır. On sene sonra görse 'Sen bardağı deviren adam değil misin' der."