Faik Hocanın, asırlık çınar Gökay'ın cenazesine gittim geçen hafta içinde.. Galip Paşa Camisi avlusunda bir avuç insan..
Yani Türk futboluna, Türk basketboluna, Türk sporuna, hakem, federasyon başkanı, yazar, yorumcu ve hepsinden önemlisi "Spor Hocası yetiştiren hoca" olarak hizmet etmiş bir adama vefaya bakın..
Üç basketbolcu gördüm.. Konyalı Halil (Dağlı), Hüseyin Kozluca ve Şengün Kaplanoğlu.. Gazi Eğitim'deki öğrenci ve sporcu kızlarından bir ikisi.. Hepsi o..
14 yıl Basketbol Federasyonu Başkanlığı yaptı. Başkan Turgay Demirel ortada yok. Federasyondan kimseler yok. Benim param, halkın vergileriyle bir çelenk o kadar. Türkiye'nin ilk FİFA Hakemi, Futbol Federasyonu Başkanlığı yaptı. Gene benim paramla bir çelenk, o kadar. Yıldırım Demirören mi?.
Haberi bile yoktur.
Spor Yazarları Derneği, yıllar yılı hizmet ettiği kulüpler, Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş başta, birer çelenk bile yollamamışlar. Onların "Halkın vergisinden" kontenjanı yok çünkü.. Cepten çıkacak ya..
"Yuh" bir spor terimidir..
O cami avlusunda hayatımın en içten "Yuh"unu çektim, alayına.. Tabii içimden..