İşte gazetecilik bu.. Savaş Ay'ı da kutlarım, onun enfes haberini manşete çeken editörleri de..
Kimselerin okumadığı, hatta bakmadığı "Dedim, dedi" haberleri gına getirmiş, ayni ajanstan gelen ayni haberlerle, tıpkısının aynisi çıkan gazeteler milleti bıktırmıştı. Özel ve güzel habere hasret kalmıştık.
Savaş Ay, Erhan Önal'ın fevkalade insancıl öyküsünü, ölümden yaşama, mucize dönüşünü tam bir "Haber Hikâyesi" tarzında yazmış, dün.
Savaş, özel muhabirlik denen mesleğin son Mohikanlarından.. Hep yazdım. Erhan'ın beyin kanamasından. Ölümü beklenerek hastaneye kaldırılması, tam felç geçirmesini, hafızasını da kaybedip, okuma yazmayı bile unuttuğunu, sonra Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hastanesinde dünya çapındaki özel tedavi merkezindeki dönüşünü anlatmış.
Ayni merkezde tedavi gören İbrahim Tatlıses "Bilseydim, Almanya yerine önce, doğrudan buraya gelseydim, şimdi sapasağlamdım" demiş.
Türkiye'de Almanya'ya taş çıkartan bir tedavi merkezi var. Ama yazamazsınız.
Bu ülkede garip yasalar var."Artık Avrupa'ya, Amerika'ya gitmenize, hayatta kalmak için zengin olmanıza gerek yok" diye, Gebze Anadolu Tıp Merkezi'ni, Ankara Hacettepe'yi, Florence Nightingale'i yazdım diye, gazetem dava edildi.. Tıp reklamı yasakmış. Ben o dünya çapında kurumları tanıtarak reklam yapıyormuşum. O zamanki parayla 50 milyar ceza ödedik.
Dilerim Savaş'ın manşet haberi de dava konusu olmaz..