Babamın tayini Ankara'ya çıkınca, en çok sevinen bendim herhalde.. Sevincimin sebebi de, nihayet Hayvanat Bahçesine gidebilecek, özellikle de Mohini'yi görecektim. Doğan Kardeş dergisinin bir kampanyası sonucu, Türk Çocukları, Hindistan Lideri Pandit Nehru'ya bir mektup yazıp bir yavru fil istemişler, Nehru da onları kırmamıştı. Mohini'nin önce İstanbul, sonra Ankara'da törenlerle karşılanması günlerce gazetelerin ön sayfalarını kaplamıştı. O zamanlar ilkokul öğrencisiydim. Nasıl kıskanıyordum Ankaralı çocukları, her hafta sonu gidip Mohini'yi görebildikleri için..
Ankara'ya orta 2 öğrencisi olarak geldim.. İlk pazarı iple çektim.. Sonra ver elini Hayvanat Bahçesi..
Hayatımın en unutulmaz günlerinden biridir.. O heyecanımı hâlâ hatırlarım.. Muhteşemdi Atatürk Orman Çiftliği.. Atatürk'ü bir defa daha sevdim. O çiftliği ulusuna, o bahçeyi biz çocuklara armağan ettiği için.. Aslanlar, kaplanlar, kurtlar, ayılar, maymunlar, çeşit çeşit kuşlar, yılanlar.. Sadece resimlerini gördüğünüz çeşit çeşit yaratık, şimdi el uzatma mesafenizde.. Ama ille de Mohini.. En büyük ilgiyi o çekiyordu hep..
Hayvanat Bahçeleri en büyük aşkım oldu ondan sonra.. Gittiğim her kentte ilk sorduğum Hayvanat Bahçesi oldu..
Dünyanın en büyük iki hayvanat bahçesi San Diego (Kaliforniya) ve San Antonio'da (Teksas) tam birer gün geçirdim. Orada hayvanlar kadar çocukların mutluluğunu izledim. İzin verilen hayvanları elleriyle beslemek onları nasıl mutlu ediyordu.. Fillere, develere binip çığlık çığlığa küçük turlar atmaları tam bir şölendi..
Sonra.. Sonra Sydney.. Dünyanın en ünlü Hayvanat Bahçelerinden biri ordaydı. Ve de en muhteşem akvaryum..
Kenan'la (Sevgili Onuk) birer günümüzü aldı onları dolaşmak.. Muhteşemdi.. Tek kelime ile muhteşem..
Florida'da SeaWorld gene en unutulmaz günlerimden biri oldu.. "Katil Balina" gibi korkunç adlı türün, aslında ne şirin, ne sevimli yaratıklar olduklarını orda gördüm.. Yunusları asıl orda tanıdım, sevdim, kendimden biri gibi hissettim.
Sonra.. Sonra her şeyin tadını kaçıran guruplar ortaya çıktılar.. Adları güya hayvan sever olan marjinal tipler, hayvanla insan arasındaki ilişkiyi kesmek için ellerinden geleni yaptılar.. Hayvanat Bahçelerine, akvaryumlara savaş açtılar.. Çocukların fillere, develere binmeleri, yunuslarla yüzmeleri yasaklandı..
.. Şimdi hayvanı görmez, bilmez, tanımaz, hayvanı sevmez kuşaklar yetişiyor.. Kitapla, yazıyla, nasihatle sevgi mi olur?.
Hayvanı bilmeyen, onunla yaşamayan, elindekileri onunla paylaşmayı öğrenmeyen çocuk nasıl "Hayvancıl" olur?.. Daha kötüsü.. Nasıl "İnsancıl" olur?.
Bunu hiç düşünmediler..
Hayvanları çocuklardan ayırdılar. Aralarına uçurumlar koydular..
Hayvanlara da, çocuklarına da ihanet ettiler..