Fatih Çekirge yazıyordu dün Hürriyet'te.. Sedat Ergin, Enis Berberoğlu, Eyüp Can ve Uğur Cebeci, Kadir Topbaş'la oturup İstanbul'un sorunlarını konuşuyorlar. Başkanın basın danışmanı, bana durmadan mektuplar yazan Faruk Yanardağ da yanlarında.. Sedat bir ara Cemal Reşit Rey salonu önündeki feci trafikten söz ediyor.. İstanbul Anakent Belediye Başkanı'nın yanıtına bakar mısınız?..
"Ben bilmiyordum. Faruk Bey lütfen bakar mısınız?.."
Kanım dondu.. İşte o satırda kanım dondu.. İşte o satırda bir İstanbullu olarak zavallılığıma ağlamak geldi içimden..
"Bu şehir sahipsiz" diye kaç başlık okudunuz bu sayfada sadece son bir kaç ayda..
İşte sahipsizliğin en büyük kanıtı..
Dünyanın en büyük metropollerinden birini dönüştürüyoruz ya.. Yuvarlak kafada sivri akıllının biri bir plan yapmış.. Bu kentin hemen her gecesi dolu üç büyük salonu 100 metre içinde ayni üç şerit darlığında cadde üzerinde.. Lütfi Kırdar, Muhsin Ertuğrul ve Cemal Reşit Rey..
O sivri akıllı bu üç salonun yolunu, çıkmaz sokağa çevirdi.. Akarken tıkanan yol akmaz oldu.. Yetmedi.. Belediye yolun iki kenarına kendi otoparkını kurdu ve cadde fiilen 1.5 şeride indi. Bir rezillik başladı.. Günlerce yazdım. Sonunda İstanbul Emniyet Müdürü, Trafikten sorumlu yardımcısı ile o caddede buluştuk. Rezilliği müdür gördü. İstanbul Belediye Başkanı Trafik Baş Danışmanı Prof. Mustafa Ilıcalı ile buluştuk. O da rezilliği gördü.. Bunları hep yazdım.. 10 yazı falan.. Faruk Yanardağ da durmadan yanıt yazdı bana..
Şimdi Belediye Başkanı diyor ki "Haberim yok.. Faruk incelet.."
Faruk, "Tıssss..."
Demiyor ki, "Hıncal Uluç bin defa yazdı. Sizin özel danışmanınız gitti.. Çözümler önerdiler.."
Orada yığınla gazeteci var.. Biri demiyor ki..
"Sayın başkan nasıl bilmezsiniz?.. Hadi Hıncal defalarca yazdı, okumadınız.. Bu Faruk Bey de görevini yapmadı. Doğrudan size hitaben kaleme alınmış ve bu ülkenin en büyük iki gazetesinden birinde yayınlanmış tonla yazının bir tekini bile önünüze koymamış.. Ama Cemal Reşit Rey de, Muhsin Ertuğrul da İstanbul Anakent Belediyesi'nin salonları.. Bu iki salonda oyunlar oynanıyor, konserler veriliyor, sergiler açılıyor.. Bir, tek birine gitmediniz mi iki senedir?. Bu kültür ve sanat sokağına yolunuz hiç mi düşmedi, İstanbul Avrupa Kültür Başkenti iken?."
Hayır, ne Faruk'tan, ne Sedat, Eyüp ve Uğur'dan ses çıkmış.. Faruk kardeş cesaret edip "Efendim inceletmeye gerek yok, ben ayrıntıları ile biliyorum" diyememiş..
İşte Belediye Başkanı, yani oylarınızla bu kentin anahtarını verdiğiniz Başkan ve teşkilatı.. İşte onları denetlemek ve uyarmakla görevli dördüncü güç medya!..
Söyleyin şimdi lütfen, İstanbul'un sahibi var mı?..