Çek Bakalım'ın ikincisini de çektik. İlk olmanın arızaları büyük ölçüde azaldığı için, bu defa çok daha hoş, çok daha keyifli saatler geçirdik.. Kolay değil.. Üç jüri üyesi birbirimize, sonra da çekim ekibine alışacağız.
Bu haftaki filmler de, geçen haftaya göre, çok daha "Işıklı"ydı..
Bu lafa dikkat edin.. Biz, burada Oscarlık Kısa Filmler yarıştırmıyoruz. Amaç, asıl amaç, içlerinde şu veya bu şekilde bir pırıltı olan gençleri keşfedebilmek ve onları, sinema, tv ortamına kazandırmak..
Bir filmde senaryo, ötekinde kamera kullanımı, bir başkasında oyunculuk, müzik dikkatimizi çekiyor mesela.. Böyle bir pırıltı yakaladık mı, filmin dört dörtlük olmasına gerek yok.. Yarışmacıya "Devam" diyoruz..
Ve de inanın.. Ne parlak gençler var. İletişim okullarında sinema tv okuyanlar var. Hiç bir şey okumadan işe sarılanlar var.. Ve de öyleleri var ki, Hülya ile Okan hatta zaman zaman kapışıyorlar, bu gençleri, yeni sezonda kadrolarına katabilmek için..
Yani Çek Bakalım, daha ikinci haftasında amacına ulaşmaya başladı bile..
Bu hafta bazı fimlerde gülmekten öldük. Bazılarında hüzün, gözlerimizi yaşarttı. Korku, bilim kurgu, aksiyon denemeleri vardı..
Reytingi, TV başarısı ne olur bilemem.. Hayat boyu reyting için iş yapmadığımdan o işlere aklım ermez.. Ama Çek Bakalım, medyada çıkan çok haklı eleştirileri de dikkate alarak devam ederse, işlevini müthiş yerine getirecek..
Günün birinde Türkiye, bir sinemacı ya da televizyoncuyu alkışlarken "Onu biz keşfetmiş ve tanıtmıştık" demenin gururunu yaşayacağız..
Özellikle yurdun dört bir yanına yayılmış İletişim Fakülteleri her yıl, yüzlerce, binlerce genci "Ben bu diplomayı ne yapacağım" sorusu ile mezun ederken, gençlere böyle bir fırsat kapısı açmak müthiş bir şey..
Teşekkürler atv, yöneticileri..