Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Baharın renkleri geldi de..

Orhan'ın ağacı pespembe.. Bahçelerine bahar geldiğinin müjdesi, evimin.. (Ahmed Arif'i anarak..)
Pembe ağaç.. Bu bir yabani elma türü.. Orhan, nur içinde yatsın, benim unutulmaz, benim can, benim en kibar arkadaşım.. Bir gün elinde fidanla gelmişti.. Kendi elleriyle dikmişti, yemyeşil ön bahçenin ortasına.. Ertesi bahar çiçek açınca anlamıştım farkı.. Sade çiçekler değil, dallar, yapraklar, her şey pembeydi.. Pes pembe.. Ben böyle bir ağaç görmemiştim, o güne dek.. Nerden bulmuş, kendi bahçesi varken, niye getirmiş benim bahçeme dikmiş?..
O zaman aklıma bile gelmezdi bunun "Her bahar beni hatırlayın" ağacı olduğu.. "Her baharın taptaze, pespembe bir başlangıç olduğunu düşünün ve umutla, keyifle beni hatırlayın" mesajı vermek için oraya dikildiği..
Ama biz seni zaten hiç unutmuyoruz ki Orhan.. Bizim ekipten üç kişi bir araya geldik mi, senin lafın açılıyor mutlaka.. Bir de Kazım Baba'nın.. Arka bahçeme "Tekke" adını koymuştunuz.. Maç için benden evvel gelirdiniz eve.. Kapıda kalınca, arka bahçeye dolanır, biriniz salıncağa, biriniz şezlonga uzanır, sonra da uyur kalırdınız..
"Burasını miskinler tekkesine çevirdiniz" diye uyandırdım sizi bir gün.. "Tamam" dedin, "Buranın adı Tekke, artık.."
Her baharda "Tekke"nin açıldığını arkadaşlara ilan ederim, o gün bugün.. Ön kapı zili ile uğraşmasın, beklemesin, gelsin, çiçekler, yeşillerle dolu bahçede maça kadar keyif çatsınlar diye..
Bu yıl ilan edemedik biliyor musun?..
Yahu havalar!.. Bir ısınır gibi oluyor.. Hadi, kazak mazak idare ediyoruz.. Ertesi gün buz.. Bir poyraz.. Değil oturmak, bahçe kapısından kafayı uzatmak mümkünsüz.. (Aman düzeltmenler, hemen e-maile sarılmayın.. Biz aramızda konuşurken bu lafı çok severdik..) Hani bir şarkı vardır, "Baharı görmeden yaz geldi geçti" diye.. Galiba o geliyor başımıza.. Havalar aniden bir ısınacak, pür ısınacak, bu defa da sıcaktan dışarda oturamayıp, içeri, klimalara kaçacağız..
Bahar, bize gelmedi, ama hayvanlara geldi.. Yani bir "Bahar Havası" var onlarda, bizim sabahtan akşama birbirine söven, insanı politikadan nefret ettiren liderlere örnek olur..
Arka bahçe kapısının önünde kedi maması kapları var.. Önce bir taneydi.. Benim kediler bahçeye çıktıklarında da yesinler diye.. Kediler arasındaki internet, tweetleşme bizden ilerde olmalı.. Bütün Alkent kedileri haber aldı. Her sabah yatak odamdan çıkıp, evin kapısına yürüyorum, holden, gazetemi almak için. Gözüm arka kapının camına ilişiyor.. Kediler sıra sıra bekliyorlar.. Arttırdık tabii, kapları..
Dün sabah, her nasılsa, camda görüntü yok.. "Kimse gelmemiş mi" diye bahçe kapısına yürüdüm, açtım, kafayı uzattım, baktım..
Yani bu işlere aklım erse.. Çeksem, You Tube'a koysam tıklama rekoru kırar.. Bizim Kirpi Tahsin var ya.. "Aile oldular" demiştim.. Gece saat on gibi, kediler el ayak çekince, Kirpi Tahsin ve ailesi gelip, kaplarda kalan son mamaları yerler. O sırada biz bahçede on kişi oturuyoruz, umursamadan.. Kirpi Tahsingiller insandan korkmaz, kaçmazlar..
Baktım, dün sabah.. Kirpi Tahsin'in minik yavrusu kafayı uzatmış kaba, mamayı götürüyor. Hemen öte yandan da dünya tatlısı bir sarman kedim var, onun kafası da kabın içinde.. Ayni kabı paylaşan bir kedi, bir kirpi yavrusu.. Baktım baktım..
"Yahu biz neyi paylaşamıyoruz" dedim, içimden.. "Biz neyi paylaşamıyoruz, yahu, bu cennet vatanda?.."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA