Siz bu satırları okurken, 20 genç pedal basıyor.. Selanik'te oturdular seleye.. Cumartesi günü Şile'de, Işık Üniversitesi kampüsünde bir meşale yakacaklar.. 125'inci yıl meşalesi..
Selanik, Atatürk'ün doğduğu kent.. Işık Üniversitesi'nin temeli, 125 yıl önce bu kentte Feyz-i Sıbyan Mektebi olarak atıldı. Küçük Mustafa Kemal bu okulda okudu.. Okul daha sonra İstanbul'a taşındı. Cumhuriyetin ilanıyla en büyük atılımını yaptı. Arapça ve Farsça dersler arasından çıkarılıp, yerlerine, felsefe, sosyoloji ve mantık kondu. Yeni cumhuriyetin ilk karma eğitimine öncülük etti. Sonrası tarih.. 1934'te, Atatürk, okulun adını Türkçeleştirdi.. Işık Lisesi.. Ve nihayet Işık Üniversitesi..
20 Işık Üniversiteli, Işık Okullarının simgesi meşaleyi, Selanik'ten, Atatürk'ün yolundan getiriyorlar.. Kalplerinde Atatürk'ün ışığı..
Benim, Feyziye Mektepleriyle tanışmam, 10 yıl öncesine dayanıyor.. Sabah, Nişantaşı'na taşınmıştı. Lisenin hemen oraya.. Orada bir sanat galerisi vardı.. Bir de tiyatro salonu.. Bir gece tiyatroya davet ettiler.. Işık Üniversitesi öğrencilerinin kurduğu Müzikal Topluluğu'nun bir şovu varmış.. Gittim, bayıldım.. Sonra öğrendim ki, bunlar, konservatuar öğrencileri falan değil, üniversitede mimarlık, mühendislik falan okuyan gençler.. Bu işi hobi olarak sevmişler.. Ama yaptıkları hobinin çok ötesinde.. Müthişlerdi.. Oturdum, o heyecanla yazdım.. Gurubun gönüllü basın temsilcisi, Asuman Şeker, olup biten her şeyden beni haberdar etmeye başlayınca, çalışmaları kaçırmaz oldum..
Sonra kampüs Şile'ye taşındı, biz Balmumcu'ya.. Kapı komşu olmaktan çıktık.. Buluşmalar azaldı.. Geçen hafta Asuman Hanım elinde davetiyeler Yasemin'e uğramış..
"Tiyatro ve Müzikal Topluluğu'nun 10. Kuruluş Yıldönümü.."
Onuncu yıla, Mamma Mia müzikalini hazırlamışlar.. Türkçe, iyi mi?..
"Yani çocuklar bu kadarı da fazla" dedim içimden.. Dünyanın en ünlü müzikallerinden birini, milletin ezber bildiği şarkı sözlerini Türkçeye çevirerek sahnelemek.. Yahu daha film, herkesin aklında.. Hem de başta Meryl Streep, o muhteşem kadrosuyla..
Ama iş, yürekte..
Kolları sıvamışlar.. Türkçeleştirmeyi, şarkılar dahil yapmacasına..
Gurubun on yıldır yanında ve başında yönetmen Uğur Babürhan ve müzik direktörü (O da aslında kimya mühendisi) Serpil Günseli'yle birlikte..
Perde açıldığı andan itibaren, bir amatör hobi gurubu değil, bir profesyonel çalışma ile karşı karşıya olduğumu hissettim. Dekorundan, ışığına.. Sonra şarkılar, danslar, oyun..
Mamma Mia'yı "Vay Anam Vay" diye çevirmiş gençler.. Ben baktıkça içimden "Vay anam vay" diyorum..
Meryl Streep'in oynadığı annede bir Melis Erdal var, dünyanın her sahnesinde müzikale çıkar.. Oyunculuk, ses, dans.. Her şey var, Melis'te..
Kızı Sophie'de Gizem Han, nasıl şirin.. Annenin arkadaşında Güneş Merve Akyol, müzikalci doğmuş sanki.. Gizem Kalmanoğlu müthiş fiziğiyle sahneyi dolduruyor..
Erkekler, damat adayı Ogan Etferat, muhtemel babalar, Onur Alp Sancaktar, Anıl Öztürk, Tuna Dinç, şarkıları ve danslarıyla birinci sınıf oyunculuk sergiliyorlar.
Herkes ama herkes nasıl yakışıyor sahneye..
İçimde bir mutluluk var.. Dünyanın en güzel müzikallerinden birini, ne eğitimleri, ne işleri tiyatro olmayan amatör gençler harika sahneliyorlar..
Geçen yıllarda bir başka amatör gurup, Bilgi Üniversitesi öğrencileri, gene Türkçe, muhteşem bir Rent oynamışlardı.. Beş kere falan seyretmiş, doyamamıştım..
Bu iki örnek, bizde müthiş yeteneklerin olduğunun kanıtı..
Peki.. İşte geçen yıl gelen Mamma Mia, bu yıl Evita, seyirci, gişe rekorları kırdı, hem de bayağı yüksek fiyatlara rağmen.. Yani seyirci de var:.
O zaman niye, helvayı yapıp yemiyoruz?..
Bu ülke, yıllardan beri yeni bir Egemen Bostancı arıyor.. Müzikalleri 30 yıl önce cesaretle sahneye koyan o kocaman yürek genç yaşta gitti.. Yerine hâlâ bir yenisini koyamadık..
Bu gençler, bu yetenekleriyle, yarın başka işler yapacaklar..
Hüzünlenmez misiniz?.
Çok karmaşık duygularla ayrıldım, o sımsıcak salondan..