Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

"Çılgın proje" üzerine..

Başbakan'ın yedi ay sonra açıkladığı Çılgın Proje, sunum ve içerik açısından da beklediğim görkemde olmadı.
Böylesine dünya çapında bir projeye yedi ay hazırlandıktan sonra ortaya çıkanlar beni doyurmadı.
27 Nisan'da yapılan açıklamanın özü, 22 Eylül'de bana söylenen iki satırdan pek de fazla değildi.
Oysa ben, çok daha kesinleşmiş bilgiler, hatta temel atma gününün ilanını beklerdim. Yedi ay uzun zaman.. Bu süre içinde güzergah belirlenebilir, hazine arazisi dışında kalan bölümlerin satın alma işlemleri tamamlanabilir, kesin hesaplar çıkarılabilirdi.
Başbakan projenin genel hatlarını açıkladıktan sonra kürsüye çıkacak uzmanlar, hemen akla geleceği çok kolay hesaplanabilecek sorulara, peşin yanıt olacak bilgileri vereceklerdi..
Örneğin bir Devletler Hukuku uzmanı, konunun Montrö anlaşmasıyla ilgisini anlatmalıydı.
Bir şehircilik uzmanı, İkinci Boğaz'ın yerleşim, şehirleşme, İstanbul'a göç konularını nasıl etkileyeceğini, bunlarla ilgili önlemleri izah etmeliydi.
Bir çevre uzmanı, İkinci Boğaz'ın İstanbul'un çevresindeki orman arazisinden başlayarak, Karadeniz ve Marmara sularının etkisine kadar, çevre sorularına açıklık getirmeliydi.
Bir ekonomi uzmanı, İkinci Boğaz'ın maliyet ve bu maliyeti çıkarma sürecini anlatmalı, parasız birinci Boğaz dururken, paralı ikinci Boğaz'ın niçin tercih edileceği sorularına yanıt getirmeliydi.
Bir inşaat uzmanı, inşaatın nasıl ve ne kadar sürede tamamlanacağını özetlemeliydi.
Böylece konunun nasıl enine boyuna ve derinlemesine çalışıldığı ve son aşamaya getirildiğine kamu oyunun inancı daha büyük olurdu. Bugün önüne gelenin ortaya attığı, çoğu anlamsız pek çok soruya, daha açıklama sırasında yanıt verilmiş olurdu.
Hepsinden önemlisi.. Sunum daha görkemli olurdu.
Başbakanın bu sunumu için yedi aya ihtiyaç yoktu. 7 gün yeterdi gibi geldi bana..
Sunumun en çarpıcı olması gereken bölümü, İkinci Boğaz'ın animasyon (Canlandırma) filmiydi. Bilgisayar çağında biraz hayal gücü, biraz çevre tasarım bilgisi, insanı büyüleyen görüntüler ortaya çıkarmaya yeterdi. Oysa ekranda gördüklerimiz, bir gelişmiş ilkokul öğrencileri arasındaki yarışmaya katılanlar düzeyindeydi. İkinci Boğaz hakkında fikir vermekten çok uzak, ilkel çizimler izledik. Bir daha izlemek de içimizden gelmedi.
Dün söylediklerimi bugün bir daha tekrarlamak isterim.
Başbakan'ın, aslında bu ülkedeki her siyasal liderin, siyasetle, sandıkla ilgisi olmayan, bu yüzden cesur, bu yüzden düşündükleri doğruları çekinmeden ifade edebilen "Danışman" lara ihtiyacı var.
Türk Televizyonculuğunda devrim yapan İsmail Cem, uzaktan yakından televizyoncu değildi. Ama harika bir danışmanlar ekibi vardı. Her şeyi onlar yaptılar. Ordaydım. Biliyorum. Bugün herkes Cem'i biliyor, Cem'i konuşuyor, Cem'i hatırlıyor.. O ekibi kurduğu ve dinlediği için başarı onun çünkü..
Turgut Özal, ülkedeki sosyal yaşamı değiştiren devrimini, seçimlerden çıkan siyasal kadrosu değil (Nerde o kadro bugün, bilen var mı), dünyanın dört bir yanından özenle topladığı genç danışmanlarla başardı. Bugün kimse onları hatırlamıyor bile. Konuşulan tek isim, onları bulan, getiren ve arkalarında duran Özal!.. Özal'la geldiler. Özal'la gittiler..
Erdoğan, böyle bir ekip kurmak zorunda.. Seçimle, seçilmekle ilgisi olmayan, bilgi, görgü ve deneyimlerini, ülkesi ve lideri için doğru olduğuna inandığı her şeyi korkmadan, çekinmeden "İnceldiği yerden kopar, ben de giderim" diyebileceklerden kurulu bir ekip..
Çokyazdım. Sayın Başbakan için bir daha hatırlatmak isterim..
Delta Ajans'ta çalıştığım günlerde Cüneyt Ağabey'e sorarlardı, benim için..
"Bu adama niye bu kadar para veriyorsun.. İşi ne?.."
"İşibana itiraz etmek" derdi, Cüneyt Ağabey..
Erdoğan'ın işi bu olan bir adamı ve de o adama tahammülü var mı?.
(Cuma'ya devam edeceğiz..)



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA