Hayır, Türk Futbolunun Messi'si değil, dünya futbolunun yeni Messi'si olacak çapta müthiş bir yeteneği, el birliğiyle bitirmek için elimizden geleni yaptık. Başarılı da olduk. Kendimizle gurur duyabiliriz..
Kendimiz derken..
Önce meslektaşlarımız..
Nerdeyse başından sonuna Fenerli medya, müthiş bir kıskançlık duyusu içinde Arda'ya, gizli açık saldırmaya başladı.
Bu ülkenin belki de en örnek yaşayan gencini magazin yemi yaptılar.. Sinem Kobal da bu ülkenin starlarındandı. İkisi arasında, gerçekten sadece sporculara değil, tüm gençlere örnek olacak ve alkışlanacak ilişkiyi çirkinleştirmek için yazılmadık şey kalmadı.
Bir örnek.. Arda, sevgilisinin filminin galasına, kampı olduğu için katılamamıştı. Bir jest yaptı. Filmi gösteren sinema sitelerinden birinden küçük bir salonun tüm biletlerini aldı ve filmi Sinem'le baş başa seyretti. Dünyalar güzeli, dünyalar romantiği bu jest, medyamızda, konsomatrislere tek başına sahip olmak için bar kapatanların havasında verildi. Büyütüldü.
Arda'nın Sinem'le akşamın erken saatlerinde yediği yemekler, izin günleri öğleden sonraları el ele dolaşmaları saptırıldı, çarptırıldı. Laf, Arda'nın düzensiz yaşamı yüzünden formsuzluğuna, sakatlanmasına getirildi. İma da değil, bu ülkede birtakım yazarlar, Arda'nın aşırı cinsel yaşamdan kasık sakatlığına yakalandığını dahi ileri sürdüler..
Galatasaray'ın sözde destekçisi Ultraslan denen felaket taraftar gurubu, bu saldırılara karşı kaptanına sahipleneceğine, paldır küldür tuzağa düştü.. Fener medyasının işareti ile Arda'yı Ali Sami Yen'de yuhaladılar..
..Ve de başkan, Galatasaray'ın Başkanı Adnan Polat, takım kaptanının, Türk futbolunun en büyük yıldızının arkasında duracağına, akıllara seza bir popülizm içinde Ultraslan'ı yağladı.. "Seyirci bizi uyardı. Teşekkür ederiz" dedi..
Demekle de kalmadı. Bir akşam saat altı buçukta, Arda, çocukluk arkadaşının Nispetiye caddesindeki restoranının açılışına gittiği için, 50 bin lira para cezasına çarptırıldı. Polat'ın verdiği cezaya itiraz eden tek yönetici çıkmadı.
Fenerli medya günlerdir beri ayni kaba yapıyor..
"Arda sakat falan değil. Galatasaray'da oynamamak için 'Sakatım' diyor. Milli takımda aslan gibi.."
Amaç belli.. Arda ile taraftar arasındaki son bağları da koparmak. Geçmişten tecrübeliler ve biliyorlar.. Ultralar bu tuzağa düşmeye hazırlar zaten..
Arda'nın haline bakıyorum. Tanıyamıyorum..
Galatasaray kamplarının neşe kaynağıydı. Milli takımın neşe kaynağıydı. Bulunduğu özel toplumların neşe kaynağıydı.
Arda neşe demekti. Daima güler, etrafını da güldürürdü..
Bu delikanlıya gülmeyi unutturduk. Daima asık bir surat, daima hüzünlü bir ifade.. Yaşam zevkini kaybetmiş sanki..
Bir pırlanta Arda'nın tek hatası var. Fazla duygusal.. Bu saldırılar karşısında dik durmayı "Ben bu takımın kaptanıyım. Ben eğilmem, yıkılmam" diyemedi. Zerre aldırış etmeden yürümesi gerekirdi.. Yapayalnız bırakılsa da, dimdik.. Başaramadı.
Taraftarın ihaneti onu bitirdi.. Arda, eğer futbol oynamak, eğer mutlu olmak istiyorsa gitmeli.. Yurtdışına gitmeli..
Dostlarına, arkadaşlarına bu kadar meraklı, kentini, ülkesini bu kadar seven birisi, sılada mutlu olabilir mi?.. Bilemem..
Ama burda umut yok.. Denemeli..
Çabuk karar ver Arda.. Ver ve git.. Kimse de seni kararından döndüremesin!..