Bu yazının muhatabı doğrudan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan!.. Çünkü bugünkü durumun sahibi tamamen o.. Sigara yasağı ile ilgili yasa, çok daha ılımlı hazırlanmışken, Başbakan'ın son andaki müdahalesi ile değişti ve bugünkü "Sıfır" toleranslı yasa çıktı.
Ve de çıkan yasanın sonuçlarını ilk defa bu kasım ayında görmeye başladık.
Çünkü yasa geçen kış uygulanmadı. Yasak fiilen geçen temmuz ayında başladı. İlk aylarda herkes zaten dışarda olduğu için yasanın farkına varan pek çıkmadı.
Şimdi kış başladı ve takke düştü.
Havalar daha da soğudukça, olacakları görmek için kâhin olmaya gerek yok.
***
Bakın, bir kez daha açık ve net söylüyorum.. Domuz gribinden korkmaya gerek yok.. Bu grip koparılan gürültü ve yaratılan paniğin çok altında bir salgın..
Salgının tehlikesini belirleyen üç istatistik var..
Bulaşma hızı.. Domuz gribinde çok düşük..
Mikrobu kapanların hastalanma oranı.. Domuz gribinde göreceli olarak çok düşük.
Hasta olanlarda ölüm oranı.. Domuz gribinde çok düşük..
Sağlık Bakanlığı, Allahın günü, paniği arttırmak ister gibi "Ölüm İstatistikleri"ni yayınlıyor.. 40.. 60'a çıktı.. 90 oldu..
Ayni bakanlık, domuz gribi dışındaki griplerden hastalanan ve ölenlerin sayısını da açıklar ve mukayese imkanı verir mi halkımıza acaba?.
Mesela bu yıl, kışın girmesi ile, yine mesela kasımın başından beri göğüs kliniklerine başvuran hasta sayısı kaçtır ve kaç ölüm belirlenmiştir?.
Bu yılın rakamlarında geçen yıllara göre artış var mıdır?. Varsa ne orandadır, sebebi acaba nedir?.
Lafı nereye getirdiğimi anladınız..
Yaşadığınız şehri, şöyle bir dolaşın.. Hele Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük metropollerde geceleri bir tura çıkın..
Kafe, kahve, restoran, kulüp ve benzeri yerlerin önlerinde, açığa konmuş masalara oturmuş, donarak sigara içen insanlar göreceksiniz. Tepelerinde şöyle veya böyle asılmış bir elektrikli ya da gazlı ısıtıcı ile vücutlarının sadece alete dönük yanları ısınan, öbür tarafları donan, böylece, ısı dengeleri bozulduğu için hastalığa daha da açık hale gelen insanlar bunlar..
Böylesi yoğun bir üşümenin, nezle, grip, soğuk algınlığı ya da zatürree ile sonuçlanacağını bilmek için doktor, tıp adamı olmaya gerek yok..
Pek çok kafe ve benzeri dükkân, hile-i şeriye yapıyor.. Dükkânın bir yerini açık bırakıyor.. Tavanda pencereler yapılıp açık bırakılıyor, ya da, caddeye bakan camlar açık bırakılıyor.. Ünal'dan öğrendim. Üç tarafı ve üstü kapalı, önü açık, ilk çağ insanlarının yaşadığı mağara örnekli böylesi yapıların mimaride adı megaronmuş. Çağdaş mağara yani..
21. Yüzyıl insanını, sigara tiryakisi diye, mağarada yaşamaya mahkûm ediyoruz yani.. Allahın kışında hem de..
Şimdi Sevgili Başbakanımız, Sağlık Bakan'ından bu yıla ait istatistikleri istesin ve kendisi bizzat incelesin bakalım, göğüs hastalıkları kliniklerinde bu yıl tıklım tıklım bir durum var mı yok mu?.
İkinci rezillik, caddeler ve sokaklar..
İnsanlar dışarda içmeye mahkûm edilince, yollar ülkenin en büyük kül tablasına dönüşüyor.. Halkın dolaştığı yerlerde, alış veriş merkezlerinin kapısının yanlarında da arabasından inip yerlere bir baksın lütfen Sayın Başbakan.. Yüzlerce, binlerce izmarit, çocukların dolaştığı, oynadığı yerlerde, nasıl adeta yer döşemesine dönüşmüş.. Ki tütünün en zararlı dumanı, zehiri, izmaritten yayılanıdır.
..Ve de görüntü..
Televizyonlarda filmlerin nerdeyse yarısı mozayıklı. Efendim oyuncu sigara içiyor ve bu çocuklarda özenti yaratıyormuş.. Ekrandaki görüntü özenti, istek yaratıyor da, açıkta içmeye zorlandıkları için şimdi, kapı yanlarında miting yapar gibi toplanarak zaten dikkati çeken yığınla insanın hepsinin ayni anda sigara içtiğini gelen geçen çocuklara göstermek ne oluyor?.
Avrupa'nın pek çok ülkesi, sigara içenlerin de insan olduklarını, onların da haklarının bulunduğunu kabul etti ve insancıl ve sağlıklı çözümler üretti..
Bu çözümleri acilen bizim de araştırmamız, bulmamız gerek..
Ciğerleri dumandan korumak devletin görevi de, soğuktan, zatürreeden, veremden korumak kimin işi?.
Başbakan, Sağlık Bakanı'na, konunun incelenmesi için emir vermelidir.. Halkın yarısı hastanelik olmadan!..
***
Daha bitmedi..
Başbakan bir rapor da Enerji Bakanı'ndan istemeli. Bu ülkede enerji, elektrik ve gaz sıkıntısı ezelidir ve dışa bağımlıdır.. Enerji Bakanı, İstanbul'un geçen kasımın ilk 15 günü ile bu kasımı mukayese eden rakamları Başbakan'a verebilir mi?. O binlerce vatlık sokak ısıtan(!) sobalar bu ülkenin kaç köyünü aydınlatacak elektrik çekiyor, tahmin edemezsiniz..
Dükkân sahiplerinin enerjiye verdikleri ve doğrudan yurt dışına giden o paraları vergiye çevirecek ve halka dönmesini sağlayacak bir uygulama, çok daha ekonomik, çok daha çağdaş, çok daha uygar olmaz mı?.