Kendinizi Fenerbahçeli futbolcunun yerine koyun. Ligin bitmesine beş hafta var. En yakın rakibinizden 4 puan ilerdesiniz ve ardınızdan gelen rakiplerin hiçbiri, ama hiçbiri futbola benzer bir şey oynamıyor.. Buna rağmen başta başkanınız, yönetimin tepesinde kim varsa, hakemlere ve federasyona, hem de Türk Ceza Kanunu'na göre suç sayılan, üstelik bir kamu görevlisine hakaret olduğu için, sadece disiplin değil, kamu davası konusu suçları pervasızca işliyorlarsa, ne düşünürsünüz?.
Fenerli futbolcu ligin geri kalan beş maçına bakıyor.. Denizli.. Beşiktaş, Trabzon, Galatasaray ve Ankaragücü.. Diyor ki.. "Yönetim, benim bu fikstür içinde dört puan farkı sahada muhafaza edebileceğime inanmıyor. Maçları masa başında kazanma gayretleri içinde, yanına medyasını da almış, herkese ve her şeye saldırıyor ki, baskı altına alsınlar, lehlerine kararlar, yorumlar çıkarsınlar.."
Şimdi böyle düşünen Fenerli futbolcu haksız olur mu?.. "Bana güvenmiyorlar" diyen futbolcu kendine güvenir mi?.
Futbolcudaki bu havayı Denizli maçında görmediniz mi?. Maça inançla asılan kaç kişi vardı sahada.. Üstelik yönetim taktikleri sonucu, tam da onların istediği bir hakem sahada varken..
Dahası da var..
Gene kendinizi Fenerli futbolcunun yerine koyun.. Kaybettiğiniz her puanın ardından, yönetim sizden başka herkesi suçluyor. Puanları hakemlerin ve federasyonun çaldığını söylüyor.. O zaman sizde sorumluluk duygusu oluşur mu?. "Fener'i bu hale ben getirdim" der misiniz?.. Yoksa "Oh keka.. Bak ben çok iyiyim. Bizi bitiren dışımızdaki güçler" diye sırt üstü yatmaya devam mı edersiniz?.
Peki bunları Aziz Yıldırım'ın kendisi görmüyor, düşünmüyor mu?.. Mümkün değil.. Ama o, Fenerbahçe'yi değil, kendisini düşündüğü için, eylem ve söylemlerinin sonuçlarını umursamıyor.
Aziz Yıldırım, çok büyük eksikleri ve yanlışları olan bu kadroyu, kimseye danışmadan tek başına kurdu.
Geçen yıl şampiyonluğun son anda kaybedilmesinin ardından medyada nihayet görülmeye başlayan eleştirileri durdurmak için, o "Sözde istifa" oyunu ile tam da transfer döneminde yurtdışına kaçması, kulübü Avrupa'dan uzaktan kumanda ile yönetmeye kalkışması sonucu, fevkalade kötü bir transfer dönemi geçirildi. Yapılan kadronun nasıl yetersiz olduğu Avrupa maçlarında ortaya çıktığı halde, yurtiçinde, Beşiktaş, Galatasaray ve Trabzon'un daha da kötü dökülmeleri yüzünden, Fener devreyi lider bitirince, Yıldırım eksikleri, ara transferde tamamlama çabasına da girmedi.
Şimdi bakın..
Fenerbahçe'nin sağ ve sol bek mevkileri sahipsiz. Buraların direk adamı yok. Her maç başkası. Oynayanlar ıslıklanmaya başladı.
İki stoper iki yabancı.. Ama alınan Edu ve Lugano, gönderilen Tomas ve Luciano ayarında değil.. Bu nasıl tercih?..
"Hedefimiz artık Avrupa Şampiyonluğu" diyen Aziz Yıldırım'ın Fenerbahçesinin ne sağda, ne solda kanat oyuncusu yok.. Daum, Tuncay'ı zorunlu olarak kanatta oynatıyor diye yerden yere vurulurken, aradan geçen bunca transfer sezonuna rağmen hâlâ bir kanat oyuncusu transfer etmeyen başkanın sorumluluğu açık..
Peki Fenerbahçe'nin santrforu var mı?.. Kezman transferi yanlış.. Ölüsü getirildi Türkiye'ye.. O da tutmadı.. Deivid deseniz ayrı fiyasko..
Şimdi bakın..
Bekler yanlış.. Stoperler yanlış.. Kanat adamı yok.. Santrfor yok..
Bu nasıl iyi takım, iyi kadro söyler misiniz?.
Kadro böyle olunca, Teknik Direktör seçimini tartışmak bile mümkün değil.
"Fenerbahçe demek ben demek" diyen, baş üstünde baş tanımayan, Türkiye'nin Fenerbahçe dışındaki tüm spor kurumlarında Fenerbahçe düşmanlığı yaratan Aziz Yıldırım, şampiyonluk bu yıl da kaybedilirse, Fenerbahçe'nin bir daha kapısından bile giremeyeceğini biliyor ve bu yüzden her yere saldırıp, minareye şimdiden kılıf hazırlamaya çabalıyor.
Ama gayretleri boş.. Fenerbahçe camiasında gerçekleri görenler, nihayet seslerini yükseltmeye başladılar.
Şampiyonluk giderse kopacak çığ, Yıldırım'ı da temizleyecek, yanındakileri de..
Bu da Türk sporunun hayrına olacak, kesin!..