Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Laik Türkiye liderini arıyor!..

Türkiye'nin talihsizliklerinden biri de Deniz Baykal..
Tandoğan ve Çağlayan şahlanışlarının herhangi bir parti ile ilgisi olmadığını yazan gözlemci ve yorumcular haklıydı. Ellerde sallanan yüz binlerce Türk bayrağı, insanların, siyasal görüşleri ne olursa olsun, sadece ve sadece laik ve demokratik Atatürk Cumhuriyeti için toplandıkları ve yürüdüklerinin göstergesiydi.
Bu insanlar, "Sözde değil, özde" Atatürk çocuklarıydı.
Şimdi soruyorum..
Peki, bu yüz binleri, milyonları sokağa döken bir lider var mıydı ortada?..
Hem de Türkiye gibi, karizmatik liderler ülkesinde.. İnsanların oylarını, parti, program için değil, lidere göre verdikleri sistemde..
Yoktu.. İ
nsanlarımız Türkiye'nin siyasal ve toplumsal tarihinde ilk defa lidersiz toplanıyordu.. Herhangi birisinin peşinde yürüyerek değil, kendi inançlarının göstericisi olarak..
Bu yüz binler Çağlayan'da laik güçlere "Birleşin" mesajı verdiler..
Türkiye'de sorunların demokratik yöntemlerle, sandıkta çözülmesi niyetlerinin açıklanmasıydı bu ayni zamanda..
"Karşınızda, hiç de adil olmayan bir seçim sisteminden yararlanarak, halkın yüzde 24.5'unun oyu ile Meclis'in yüzde 66'sını ele geçiren bir düşünce var. Bu düşüncenin sandıkta yenilmesi, ancak birleşmenizle mümkündür.."
Doğru.. Peki ama nasıl olacak birleşme..
Bunca siyasal partinin, kendi görüşlerinden, kendilerini farklı kılan düşüncelerinden sıyrılarak, başka bir partinin ilkelerine "Evet" demesi mümkün değil..
Anavatan ile DYP birleşebilir.. Zaten görüşüyorlar. Zaten oyu olmayan bir takım hizip sol partileri, kendilerini doğuran CHP'ye katılabilir.. Hatta CHP ile, yıldızı yeniden parlamaya başlayan DSP de bir araya gelebilir.. Ama bu birleşmeler yeter mi?.. Çözüm, çare olur mu?. Mümkün mü?.
Gerçekçi olalım, gerçekçi düşünelim.
AKP bu ülkenin hâlâ bir numaralı partisi.. Böyle olunca, seçim yasasının birinci partiye "İstikrar" adına tanıdığı avantajlar ondan yana.. Onun bir oyu 2 sayılırken, barajın yüzde bir altında kalanların milyonla oyu,"Sıfır" kabul ediliyor.
O zaman AKP'yi bu seçim yasası ile yenmek, sandıktan birinci çıkmakla mümkün. Bunu laik partilerin hiçbiri tek başına başaramaz.. Sağda, solda birleşmeler de çözüm olmaz. Solun, merkezin ve merkez sağın tek partide birleşmesi ise hayalin de ötesinde olur..
O zaman çözüm.. Seçimde iş birliği.. Partilerini parti yapan, doğumlarına sebep olan farklılıklardan vazgeçip, başta seçim yasası, bu ülkede laik, demokratik cumhuriyetin kesiksiz devamı için gereken tüm yasaları çıkarmak ve kararları almak üzere hazırlanmış bir ön protokol ile seçime "Laik" cephe olarak girmek..
Bu kâğıt üzerinde mümkün.. Ama gerçekleşme şansı ne?.
Madde 1.. Bu cepheyi peşine takacak bir lider gerek.. Fransız Beşinci Cumhuriyetini kuran cephenin De Gaulle'ü kimliğinde bir lider var mı bugün ülkemizde..
Karizmatik.. Herkese güven veren..
İlk bakışta Deniz Baykal.. Cumhuriyeti kuran partinin, Atatürk'ün Cumhuriyet Halk Partisi'nin lideri..
Bu millet Baykal'ın peşine takılır mı?.
Güldürmeyin beni.. Türkiye'nin talihsizliklerinden biri de, CHP'nin başında Deniz Baykal'ın olmasıdır..
Siyasal yaşamı boyunca başarıyla yaptığı tek iş, hizipçilik ve bölücülük olan Baykal, laik cephenin birleştirici lideri olabilir mi?..
En soğukkanlı, toparlayıcı olması, güven vermesi gereken bu günde, nasıl itici, nasıl bölücü hâlâ..
Bugün demokrasiyi korumaya kalkışan kişinin, kendi partisi içinde demokrasiyi nasıl sıfırladığını herkes bilmiyor mu?..
Kazanma şansı bile olmayan Bedri Baykam'ın konuşmasından dahi rahatsız olup, engellemek için, sabahın köründe baskın tarzında Kurultaya dalıp, tüzük değiştiren adam değil mi, Deniz Baykal?..
Kendisi, memleketi Antalya'yı bile AKP'ye teslim ederken, Türkiye mozaiğinin tipik yansıması, en zenginlerle, en fakirlerin, en dindar Müslümanlarla, başta Ermeniler, her türlü azınlığın yaşadığı Şişli ilçesinde, CHP'nin oy oranını üç misli katlayarak, bir oy farkı yaratma rekoru kırarak kazanan Mustafa Sarıgül gibi, gerçek siyasetçi, politikacı, halk adamı, karizmatik lider, belki de CHP'yi zafere taşıyacak görünürdeki tek adamı, sırf kendisini koltuğundan etmesin diye partiden kovan Deniz Baykal mı, demokrasiyi, demokratik cumhuriyeti savunacak?..
Bugün, yedi sülaleden CHP'li olanların pek çoğu, günümüz koşullarında dahi "Baykal baştayken CHP'ye oy vermem. Başkasına da veremeyeceğim için sandığa gitmem" derken, CHP'li olmayanlar Baykal'ın ardından yürürler mi?..
İşte hodri meydan.. Baykal bir miting düzenlesin, resmen.. Görelim kaç kişi geliyor?..
Baykal olmaz..
Peki ötekiler..
Birinci parti olma adayı MHP'yi seçimden hezimetle çıkaran, liderlik vasıflarından hiçbirine sahip olmayan, kapıldığı panik yüzünden koalisyonu, tam da ekonomik sonuçlar alınmaya başlayacakken dağıtıp, AKP'ye iktidarı altın tepside sunan Devlet Bahçeli mi?..
Çok umutlu bir çıkış yapabilecekken, uzun süre ortalarda görünmeyen, adeta siyasetin dışına düşen, "Düz ovada siyaset" ifadesini doğru dürüst anlatamadığı için temelindeki milliyetçi oyları büyük oranda kaybeden, AKP'ye karşı beklenen duruşu sergileyemeyen, hatta seçim sonrası barajı aşarsa, AKP ile koalisyon yapıp onu iktidarda tutacağı görüntüsünü, doğru, yanlış veren Mehmet Ağar mı?..
Türkiye'de zinde güçlerin en hassas olduğu konularda, örneğin sıkma baş dendiğinde AKP'nin bile önünde giden Erkan Mumcu mu?.
Ötekilerin adı zaten sadece kâğıt üzerinde.. Yazmaya gerek yok..
Şimdi soruyorum..
Erken, acil, normal, hangisi yapılacaksa, Recep Tayyip Erdoğan'ın karşısına çıkacak, onunla aşık atacak, atabilecek lider, mevcutların arasında var mı?..
Yok!..
O zaman, Laik Türkiye liderini bulmak zorunda..
Lidersiz sokakta muhteşem gösteriler yapılır, ama sandıktan çıkılmaz.
Laik cephe sandığa, liderini bulmadan giderse, Recep Tayyip Erdoğan'a daha da büyük bir seçim zaferi armağan eder.
Gerçek budur!.
Bu lideri bulmak için kalan vakit ise çok ama çok az.
Hızla düşünmek, hızla, yıpranmamış, kirlenmemiş, başarısını kanıtlamış, kimsenin adına itiraz etmeyeceği, ama kitleleri peşine takabilecek çapta birini bulmak gerek.
Saatler AKP ve Erdoğan için çalışıyor, bu böyle biline..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA