"BAŞBAKANLIK Basın Merkezi'nin açıklamasına karşı yazdığım yazı üzerine Akşam'da Şakir Süter de "Tayyip Beye açık mektup" başlığı ile enfes şeyler yazdı. Aynen naklediyorum..
***
Daha önce başımdan geçtiği için biliyor ve Sabah Gazetesi yazarı Hıncal Uluç'u çok iyi anlıyorum. Yazdığı yazıdan ötürü, Başbakanlık Basın Merkezi'nden, tıpkı bana daha önce gelene çok benzeyen bir açıklama gelmiş Hıncal Abi'ye de..
O da haklı olarak ve de çok uygun biçimde çakmış 'meçhul muhatabına!'
Aslında o muhatap 'meçhul' değil de, korkak..
Başbakan'ı putlaştırmayı marifet sayan, bu amaçla yazılar döktüren..
Adını vermeden önüne gelene hakaret edip, bir kenara çekilerek 'terbiyeli çocuğu' oynayan bir zavallı. Ama muhatabımız o değil. Biz, 'kendini gizleyen o şımarık ödleğe' değil, Başbakan Tayyip Erdoğan'a sormak istiyoruz:
- Sizin adınıza yapılan yalanlama ve açıklamalardaki o çirkin üslup, sizin tavsiyeniz üzerine mi seçildi?
- Açıklamalara muhatap olan gazeteciler, kendilerine hakaret edildiği gerekçesiyle 'karşı dava' açsalar kazanabilirler mi diye düşünüldü mü acaba?
- Bu açıklamaları kaleme alanlar, sözde cevap verdiklerini sandıkları yazarları rakip mi görüyorlar? Yoksa, aynı kişilerin size düşman olduklarına yemin edecek kadar çılgınlar mı?
- Hele hele sizin adınıza hukuk büronuza 'dava açın' talimatı verenler kimlerse, o kişiler size dostluk yaptıklarını mı sanıyorlar?
- Bu kişiler neyin hakaret, neyin eleştiri olduğunu bilemeyecek kadar mantık özürlü kişiler mi? Kaç kişiyi dava edip, kaçını kaybettiğinizi, avukatlarınıza sorar mısınız Tayyip Bey?
- Açıklama ve yalanlamalardaki o çirkin üslup, yazanların karakterini yansıtıyor, onlara yakışıyor da olabilir ama 'Başbakanlığa' yakıştığını söyleyebilir misiniz?
- 'Kasımpaşalılık' jargonunun, o üslubun yanında 'gül suyu' kaldığını biliyor musunuz Tayyip Bey?
...
Tayyip Bey, sizin haberiniz var mı bilmiyorum ama beni dava edip, benden 20 milyar lira istemişsiniz!
Size 'hakaret ettim' diye mahkemelik olmuşuz!
Üzüldüm doğrusu; çevrenizdeki bazı kifayetsiz muhterisleri gördükçe, içim acıyor.
Bunca yıldır yazı yazarım, hiç kimseye 'hakaret' nedeniyle tazminat ödemedim..
Çünkü, kimseye hakaret etme hakkım olmadığını bilirim; haddimi de bilirim.
Yazılarımdan ötürü de hiçbir mahkûmiyetim olmamıştır çok şükür.
Mahkeme, davaya konu yazımda 'hakaret olmadığına' karar verdi.
Bu arada, beni dava ettiğinizden inanın haberim yoktu; 'beraat' haberi gazetelerde yayınlanınca, hukuk servisimizi aradım.
- Başbakan, hakkımda dava açmış. Niçin benim haberim olmadı?
İşte cevap:
- Şakir Bey, hakkınızdaki davaya konu yazıda 'hakaret olmadığını' çok net biçimde gördük. Hukuktan yeni mezun kişilerin bile göreceği kadar netti. Size haber vermeye bile değer bulmadık. 'Laf ola bir dava' idi!
Tayyip Bey...
Çevrenizdekilere sahip çıkmak 'Delikanlılık' tavrı olabilir ama bir şartla:
Sahip çıktıklarınızın, mesleki meziyetleri olmasa bile... Bir nebze olsun 'Delikanlılıktan' nasiplerini almış olmaları gerekir!..
Son söz:
Sorun gazetecilerin değil, sizin kişisel sorununuzdur. Uyarmayı insani bir görev saydık.