Sabah'a başyazar olunca, Mehmet Barlas'a bir soru yöneltmiştim, şaka ile karışık.. Yazar Mehmet'e sormazdım. Yazar Barlas'ın fikirleri sadece kendisini bağlar. Ama başyazar başka.. Pazar günü Milliyet'in ilavesinde bizzat Barlas aynen şöyle diyordu..
"Fatih Altaylı, gazetenin politikasını belirlemekte kendisine yardımcı olmamı istedi. Kabul ettim. Başyazar gazetenin yurt ve dünya olayları karşısında tutumunu belirler. Benim tutumum belli, gazetenin çizgisiyle de örtüşüyor."
Yazar Mehmet Barlas, pek çok fikrine katılmasam da, keyifle okuduğum bir kalem ustası.
Ama gazetenin çizgisini belirleyen Başyazar olunca, işler değişir.. Sabah, Mehmet Barlas ile çizgisine çeki düzen veriyorsa, ben de kendi kariyerime çeki düzen verme durumundayım..
Bunun için Barlas'a sorduğum soruların yanıtları önemli..
Şakayla karışık sorum tesettür üzerineydi. Tesettür giyim üzerine İstanbul'da bir modaevi açan, defileler düzenleyen ve haberlere göre büyük satış rakamlarına ulaşan tekstilci, "AKP beş yıl daha iktidarda kalsın, her ilde dükkân açarım" demişti. Barlas'tan bu sözlerin yorumunu istemiştim..
Şimdiki sorum ciddi..
Cumhuriyet Tarihi boyunca, eşi tesettürlü hiç başkanı olmayan Merkez Bankası'na AKP iktidarının atadığı vekilin eşi kapalı.. Çankaya'dan dönen ilk adaylarının eşi kapalı.. Bugün atanan başkanın eşi kapalı.. Merkez Bankası'nın başına üç AKP ataması.. Üçünün de eşlerinin başları örtülü..
Bu bir tesadüf müdür, Sevgili Barlas?..
Yoksa, bir tercih mi?.. Kariyer basamaklarında yükselmek isteyenlere yönelik mesaj içeren bir tercih mi?.
Mayıs 2003'te AKP Lideri Recep Tayyip Erdoğan, kendisinden önceki Başbakan Bülent Ecevit'i suçlarken şöyle diyordu:
"57'nci hükümet iş başında kaldığı 2.5 yıl içinde 1698 üst düzey atama yapmıştır. Eşi benzeri görülmemiş kadrolaşma işte budur.."
Ayni Erdoğan, iktidarda olduğu 3 sene içinde tam 6 bin 656 kadro atadı.. Yani Ecevit'in dört misli..
Asıl işte tam da bu, bir kadrolaşma hareketi değil midir?.. Ve bu kadrolaşmada başbakanın "Ehliyet ve liyakat" dediğinin ne kadarı tesettürdür?..
Bu bir anlam ifade ediyor mu, Sevgili Mehmet?..
Sevgili Mehmet,
İnançlardan, baş örtmekten söz etmediğimin altını bir kez daha çizeyim. Israrla bir kavram kargaşası yaratarak, benim ve benim gibi düşünenlerin başörtüsüne karşı çıkarak, demokratik özgürlükleri yaraladığımız ileri sürülüyor da..
Hayır.. Söz konusu ettiğim şey, geleneksel Anadolu baş örtüsü değil.. Bizde çok yanlış ve haksız olarak "Türban" adı verilen Sıkma Baş..
Türban, dünyanın her yerinde kullanılan, hatta zaman zaman Avrupa sosyetesinde moda olan, Hindistan çıkışlı bir klasik başlıktır.
Sıkma baş ise Siyasal İslam'ın simgesidir. Gamalı Haç'ın, bir dini simge değil, faşizmin bayrağı olduğu gibi bir siyasi duruştur, dini değil..