AMERİKALILAR "Ask a silly question, get a silly answer" derler.. Aptalca soru, aptalca cevap..
Bir gurup meslekdaş Catherine Deneuve'e saldırmak için sıraya girmiş.. Onlara vakit ayırmamış da.. Sorularına yanıt vermemiş, ya da terslemiş de..
Yok yahu..
Gazetecilik basın toplantısından çıkmaz. Marifet asıl böyle medyaya ayıracak vakti olmayanla röportaj yapmayı başarmaktır.. Bu kafa çalıştırma, bu uğraş, bu çaba gerektirir. Hani nerde o gazeteci?..
İkincisi..
Catherine Deneuve'e soru ona özel olmalıdır.. Herkese ama herkese sorulan, birkaç kolay klişe soru gazetecilik değildir. Oturup ders çalışacaksın önce.. Catherine Deneuve'un hayatını, sanatını öğreneceksin.. Soruları ordan çıkaracaksın..
Poponun üzerine oturup gelenin gidenin önüne koyduğun, rakı, şiş kebab, Boğaziçi yok efendim "AB ve Türkiye" dersen, kadın senin gazeteciliğin g'sinden nasipsiz olduğunu anlar ve güler geçer.
Dünyanın en önde gelen sinema sanatçılarından ikisi Deneuve ve Gerard Depardieu'nun ülkemizde kaldıkları süre boyu Türk medyasının izleme şekli ve boyutu fiyaskodur. İnsana "Gazetecilik ölmüş" dedirtir.