MUTLULUĞUM, Boğaz yolunda trafiğin kilitlenmesi ile başladı. Nihayet varabildim. Bu defa önüme felaket bir kuyruk çıktı.. En az iki saatimi alırdı burada bekleyip içeri girmek.. Biraz daha sevindim.
Kapıdaki görevliler bana ayrıcalık yapmadılar.. Havalara uçtum..
O kadar saatte o kadar yolu gitmiştim. Giremeden dönüyordum ve mutluluğun doruklarındaydım.
Mazoşist falan olduğumu sanmayın..
Picasso Sergisi'ne gittim, cumartesi öğleden sonra.. Sergiden çok, ilgiyi görmekti merakım..
Hem de nasıl yollara düşmüştü halkım, insanım, ailecek, çoluk çocuk ve de nasıl saatlerce kuyrukta beklemişti, İstanbul'a gelen Picasso ile tanışmak için..
Yani..
Verirsen..
Duyurursan..
Anlatırsan.. Benim halkım algılar ve koşar..
Kanıtladılar.. Bundan büyük mutluluk olabilir mi, bir yazar için.. Sanat uzmanlar, sanat aristokratlar, seçkinler değil, halk içindir.. Buyrun işte!..