Yanımda fevkalade şirin, sıcak görünümlü bir yabancı oturuyor.. Bizim Operacılar Rengim Gökmen, Remzi Buharalı da ona fevkalade saygılı bir ilgi gösteriyorlar. Önemli biri olmalı.. Sordum.. Avrupa Klasik Festivalleri genel sekreteri imiş.. İlk defa Türkiye'ye, ilk defa Antalya'ya, ilk defa Aspendos'a geliyor, on ikinci yılında..
12 yıl, ne çabuk geçmiş.. Açılış gecesini hatırlıyorum.. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in çok kalabalık bir erkanla gelip Protokol Tribününü allak bullak edişini hatırlıyorum..
Konserin başlamasına daha var.. Yanımdaki ile sohbete başladım.. Hugo de Greef ile..
Hayran hayran etrafa bakıyor.. İki bin yılın gerisinden bugüne gelmiş Aspendos'a..
"İnsan burada hiçbir şey dinlemeden ve seyretmeden de saatlerce oturabilir" dedi..
"Büyülü bir yer burası.."
Ne yazık ki, muhteşem Aspendos'un yarısı boş nerdeyse o gece..
Neden?.. Kapanış galasında burası tıklım tıklım olmalı, biletler aylar önceden tükenmeli, kapılara karaborsacılar yığılmalıydı..
Neden boş Aspendos?..
Çünkü biz bir şeyi eksik bırakıyoruz..
Aspendos Opera ve Bale Festivali'nde, dünyanın en önemli, en büyük guruplarını getirebilir, onların en üst düzey gösterilerine yer verebilirsiniz.. Alkışlanırsınız da..
Ama kapanış gecesinin, Gala Konserinin felsefesi çok başka olmalı.. Bu konseri, nerdeyse tüm Türk halkının hayran olduğu, Viyana Filarmoni'nin Yeni Yıl Konseri esprisinde düşünmelisiniz. Klasik müziğin en hafif, en popüler, hemen herkesin bildiği parçalarından oluşan.. Operanın en ünlü aryalarını söylemeli, tenorlar, baslar, baritonlar, sopranolar.. Bazı eserlere balerinler eşlik etmeli.. Finalde hatta binlerce kişi orkestraya el çırparak katılmalı.. Böyle yaparsanız, her festivalden geriye birkaç yüz yeni Klasik Müzik dinleyicisi de kalır üstelik..
Kirov Orkestrası tabii ki, dünyanın en ünlü kurumlarından biri.. Tabii Valery Gergiev Türkiye'ye getirilmesi gerçekten büyük başarı bir şef..
Ve de tabii, Çaykovski'nin Patetik Senfonisi, sadece bestecinin değil, klasik müzik dünyasının en büyük eserlerinden biri..
Ama yeri ve zamanı, kapanış konseri, her türlü izleyiciye açık olması gereken Gala değil.
Patetik, teması ölüm olan bir senfoni. Çaykovski senfoninin ilk seslendirilişini bizzat yönettikten bir hafta sonra intihar etti. Ölüm sebebi "Kolera" olarak yazar ama, içinde koleralı cesetlerin yüzdüğü ırmağın suyunu içerek mikrobu yutan odur.
Senfoniler genelde beş bölümdür. Son bölüm, fevkalade hızlı, ritmik ve coşkulu olurlar. Ünlü 9. Senfoni'nin ondan da ünlü son bölümü ve herkesin en azından "Lay lay" diye eşlik ettiği Neşeye Çağrı şarkısını hatırlayın..
Çaykovski'nin Patetik'inde bu hızlı bölüm yoktur. Beşinci bölüm yoktur.. Senfoni çok ağır dördüncü bölümle biter. Son notalar adeta ölüm sessizliğidir. Bütün çalgılar susar. Patetik ölümdür, acıdır, kederdir, ağıttır.
Şimdi bununla kapanış galası yaparsan, hem de Antalya gibi bir tatil yöresinde Aspendos dolmaz. Bu harika festival de, muhteşem bir müzik, ama boş ve sessiz bir tiyatroda biter..
Bu tür organizasyonları düzenleyenlerin, özel galalar için özel repertuar düzenlemeleri gerektiğini hep yaza geliyorum. Amaç her tür insana klasik müziği tanıtmak ve sevdirmek olmalı. Onları korkutmak ve kaçırtmak değil. Davet ettiğiniz gurupla, daha anlaşmanın başında repertuarı konuşmalı ve kabul ettirmelisiniz. Etmezlerse, Gala Konserini, bu ilkeler içinde kim yapacaksa, onu alırsınız.. Antalya Senfoni çıkar, çalar, eşlik eder..
Aspendos da tıklım tıklım dolar..
***
Antalya'da Robinson'da kaldım. Hemen yanındaki Xanadu'yu da dolaştım.. Ülkemin gurur duyacağı iki mükemmel tesis.. İki genç genel müdür Mahmud Var ve Yusuf Hacısüleyman ile tanışmaktan da gurur duydum. Türkiye Turizminin yüz akı bu iki tesisi de size gelecek günlerde anlatacağım..