Sabah beş buçukta otelci uyandırdı bizi.. Alaca karanlık.. 6.30'da otelden ayrılmamız lazım ki, en geç yedide Arena'da olabilelim.. Yoksa..
"Yoksa" nın ne olduğunu gidince gördük..
Ben askerden beri beşte kalkmadım nerdeyse..
Angel Junior aldı Mudo'yu, Ünal'ı beni otelden.. Boynumuzda kırmızı mendiller bağlanmış olarak..
Gittik gittik.. Yol boyu yürüyen insanlar giderek kalabalıklaşıyor, önce kaldırımlar, sonra yolun tamamı insan seli oluyor.. Tepeden tırnağa beyaz giyinmiş, boyunda kırmızı mendil, belde kırmızı kuşak insanlar.. Ben ne milli maçlarda, ne de Cumhuriyet Bayramlarında bu kadar kırmızı beyazı bir arada görmedim..
Angel arabayı kent merkezindeki yer altı oto parkına bıraktı, indik ve..
Kusmaya ramak.. Oto park nasıl leş gibi.. Alkol.. Kusmuk.. Sidik.. Bok.. Kusura bakmayın, ama başka nasıl anlatırım ki..
200 bin nüfuslu kente 1 milyon 200 bin turist gelirse, bunları düzenli yedirip içirip, ettirme mümkün mü?..
Sokaklar, parklar, oto parklar, otel olmuş, lokanta bar olmuş.. Tuvalet olmuş..
Yiyor, içiyor, ediyorlar.. Buldukları yere.. Oto park en rezili.. Çünkü açık hava değil. Tüm koku orada..
Koşarak çıktık merdivenleri ki, kendimizi temiz havaya atalım.. Ne temiz havası.. Arena etrafında da ayni kesif alkol kokusu.. Çişle karışmış.. Ama kimsenin umurunda değil.. Herkes Arena'ya yürüyor.. Daha doğrusu yürümeye çalışıyor, çünkü yürümek mümkün değil. Otobüste gibiyiz.. İki elim ceplerimde.. Para ve kredi kartı cüzdanlarımı kaptırmamak için..
Sonunda mucizeyi nasıl başardık, kendimizi nasıl içerde bulduk hatırlamıyorum. Özel bir kapıdan locaya çıktık. Navarra Hükumet Başkanı Senyör Angel'in arkadaşı ya.. Onun locası bu sabah bizim..
Bir saat bekledik.. Ortada bir yerel bando latin havaları çalarken.. Sonra kapılar açıldı, bir insan seli içeri daldı, koşarak.. Bunlar boğaların önünde koşanlar değil. Kapının önünde yığılıp içeri bedava girmeyi hedefleyenler..
Tribünlerden derin bir tempo yükseldi..
Küçük Angel'e baktım.. "Orospu Çocukları" diye bağırıyorlarmış.. Orada yaygın protesto şekli bu.. Avantacıların tümü orospu çocuğu yani..
Bu çocukların epeyce ardından gerçek koşucular, boğalarla birlikte daldılar Arena'ya bu defa alkışlar arasında.
Sahanın içi tıklım, boğalar şaşkın, bir sağa bir sola önlerine gelene saldırıyorlar. Tos yiyenler, yere düşüp boğanın ayakları altında kalanlar..
Büyük bir vukuat olmadan boğalar tam karşı kapıdan Arena'yı terkettiler.. Koşucular hala içerde.. Meğer şenlik asıl şimdi başlıyormuş.. Bu defa boğaları teker teker arenaya salmaya başladılar.. İyice azmış boğa, dört bir yana saldırıyor.. Gençler de kahramanlık gösterisi yapıp, kendilerini boğanın önüne atmak ve son anda kaçmak için yarışıyorlar..
Ara ara tribünden artık aşina "Orospu Çocuğu" tepkisini alıyorum..
Meğer boğaya saygı esasmış, bu koşuşturmacada.. Hayvana dokunmak, itmek, dürtmek, boynuzuna yapışmak ve hele kuyruğundan çekmek, erkekliğe sığmazmış. Racon öyle..
O gece Boğa Güreşine çıkacak altı boğa ile sabah böyle tanıştık, anlayacağınız.. Gösteri bitince, hemen Arena'nın karşısında İruna Bar var.. İruna Pamplona'nın Baskça ismi.. Adet.. Oraya gidilir kahvaltı edilirmiş şölenden sonra.. Kahvaltı bizim tulumba tatlısı var ya, onu baş parmak kalınlığına indirin, boyunu da 20 santim falan yapın.. Adına Churros diyorlar.. Sıcak çukulataya bandırılıp yeniliyor..
Bar tıklım.. Güç bela üst kata çıktık, daha tıklım.. Orkestra çalıyor, millet sabahın köründe çılgın gibi dans ediyor.. Boş masa yok.. Amma velakin bize "Yok, yok!.."
Pamplona Belediye Başkanı Yolanda, Angel'in yakın dostu ya.. Onun şeref masasına alındık, başladık tulumbaları çukulataya banmaya.. Mudo ve Ünal atıştırırken, ben çılgın dansa katılmak için piste attım kendimi..
Sonra Junior anlattı.. Pamplona'yı dünyaya tanıtan Ernest Hemingway.. Festival ondan sonra festival olmuş.. Hemingway her sabah koşudan sonra bu bara gelir, bu tulumbayı yermiş.. "İşte şu köşede" dedi Angel Junior..
Hemingway'in dünyaya tanıttığı koşuyu, Salı günü anlatacağız..