Her yemek saatler sürer mi?.. İspanya'da iseniz evet.. Çünkü yemek yemek, bir ritüel, bir ayin olmuş burada..
Öğle yemeği saat üç dörtlerde falan başlıyor..
Akşam yemeği de gece 11'lerde falan..
Önce dünyaca ünlü antreleri geliyor. Hayır bunlar Tapas dedikleri mezeler falan değil. Tapas ayrı bir sanat, yemekten ayrı bir saat, ayrı bir ritüel.. Bunlar antre.. Yani giriş yemekleri.. Antre kaç tane olur?.. Bir.. İki.. Burda en az beş.. Ben daha birincinin sonunda pes edip kenara çekiliyorum.. Onlar hem de nasıl, şarkılar, türküler, sohbetler ve de yanında su gibi içilen içkilerle, tabakları ekmekle sıyırıp, ana yemeğe geliyorlar.. Ana yemek tabağı, Teksas'tan öte.. Koca bir kayık tabak geliyor önünüze.. Daha bakarken doyarsınız..
Angel az yediğimden şikâyetçi.. Üçüncü gün akşam yemeğinde şiş göbeğimi gösterdim.. "Buraya geldiğimde böyle miydim" diye.. Bir kahkaha patlattı önce.. Sonra "Merak etme Hıncal" dedi, "Dönünce Ertekin'de bir haftada eskiye dönersin.."
Ben de güldüm.. Orda bir gecede önüme konanı, Ertekin'de bir haftada toplam görmüyorum, adam haklı. Havaalanından Cosana diye bir yere gittik doğru.. "Büyük ev" demekmiş. Tipik bir Navarra restoranı..
Pardon Navarra, bugünkü İspanya'yı oluşturan iki krallıktan biri.. Öteki Kastilya.. Bu yüzden Navarralılar kendileri ile fevkalade gurur duyuyorlar. Fena halde milliyetçiler.. Kendi eyalet devletlerinde komşu Basklıların hak iddia etmesine de fena halde deli oluyorlar. Basklılar Bilbao, San Sebastian merkezli.. Sadece Navarra'dan değil, Fransa'dan da toprak talepleri var. Bunlar İspanyol da değil, Fransız da.. Ayrı bir ırk.. Dilleri Fin-Uygur ailesinden olduğuna göre, biz Türklerle akrabalar biraz.. Bizi hava alanından Junior Angel aldı, oğlu.. Gittik ki, restoranda Senior Angel ve tüm aile var.. Başladı yemekler gelmeye.. Ünal ve Taviloğlu dayanıyor, ben salatada bittim. Gözüm saatte.. İçlerinden uyku akıyor. Nerde? Angel ve en baş adamı Hayme, sazı da ellerine alıp şarkılara başlamazlar mı? Ne uyku kaldı, ne yorgunluk.. Bir keyif sardı ki sormayın. Ertesi sabah 6.30'da kalkacağımızı bile bile..
İlk sabah programında boğaların Arena'ya girişi var.. Önde yüzlerce genç, arkada boğalar, sokaklardan koşup Arena'ya gelecekler. Biz koşuyu ertesi gün Angel'in yakın dostu (Zaten herkes yakın dostu) Belediye Başkanı'nın balkonundan izleyeceğiz. İlk gün sabah Arena'da karşılanış var. Yüzlerce genç ve altı azgın boğa kovalamacaya Arena'da devam edecekler, onun şovu.. Akşam da boğa güreşi..
Koşu saat sekizde başlıyor. 200 bin nüfuslu kentte de bu şenlikleri görmek için gelen yerli yabancı turist 1 milyon 200 bin kişi.. Saat 7'den sonra Arena civarı kilit. Bu yüzden 6.30'da kalkıp, 7'de, Navarra Hükümet Başkanının özel locasındaki yerimizi almamız gerek. Anladınız tabii.. Başkan da Angel'in arkadaşı.. Geç kalırsak, kalabalığı yarmak mümkün değilmiş.
Yemek bitince, otel için yola çıktık ki, kent eğlenceye yeni başlıyor.. Turistler dahil herkes beyaz giyinmiş.. Boyunda kırmızı mendil. Belde kırmızı kuşak.. Üç gün boyu bu iki renkten başkasını görmeyeceğiz. Kentin bütün alanlarında orkestralar sabaha dek çalıyor. Gençler sabah dek tepiniyor, dans ediyor, çılgın gibi içiyor, parklarda sevişiyorlar.. Çimenlerde, oto parklarda, kaldırımlarda uyuyorlar. 1 milyon 200 bin kişi nereye sığar ki, zaten..
Zaten onlar da uyumaya değil, çılgınca eğlenmeye gelmişler, uyuma diye bir düşünceleri yok. Nerde olsa, başlarını dayıyorlar, birkaç saat için.. Sonra gene içki, eğlence ve oynaşma..
Aralarından geçip otelde yatağa uzandığımızda saat ikiyi bulmuştu.. Pamplona yaşarken biz uyuduk. Üç gün boyu, hep aynen böyle oldu.. Ah ki ah!.. Burayı 20 yaşında keşfetmek varmış.. 1963'te Madrid yerine Pamplona'ya gelmek varmış..
Yarın.. Pamplona'da ikinci askerlik günlerim başlıyor...