FİKRET Şenes hanımefendi, Ajda Pekkan'dan sonra bana sardı. Gazete gazete dolaşıp "Hıncal Uluç müzikten ne anlar" diyor..
Valla, müzikten anlamak, şarkı sözü yazmakla mümkün oluyorsa, çok güzel sözlerim var. Hem de hit şarkılarda.. Boş gezenin boş kalfası olup, hayatımı bununla kazansam, yüzlerce olurdu.
Ne var ki mesele müzik değil, hukuk..
Ve ben rahatlıkla Bayan Şenes'in hukuktan hiç anlamadığını ifade edebilirim, bir hukukçu olarak.
Fikret Şenes birtakım şarkı sözleri yazmış. Bunları para ile plak firmasına satmış. Parasını peşin almış. Son yasalar gereği yeni bir hakkı daha doğmuş. İcra edildiğinde emeğinin karşılığı bir miktar para..
Gökben için yazdığım şarkı sözlerimden birini Deniz Seki son plağında kullanmış.. Bir baktım Mesam'dam bir makbuz.. 100 lira falan bir para hesabıma yatmış..
Tamam.. Şimdi benim kalkıp Deniz Seki'ye "Şarkımı okumanı yasaklıyorum. Çünkü falan televizyonda okurken 'Hıncal Uluç yazdı sözlerini' demedin" deme hakkım var mı?.
Sözlerimi satmışım. Artık onların hukuksal sahibi parayı ödeyen. Ne isterse yapar.. Bana da yasal hakkımı veriyorsa, mesele yok.
Bu bir..
İkincisi.. Dünya üzerinde, radyo ve tv programlarından söz yazarının anons edilmesi diye bir gelenek de yok. Tersine, edilmemesi var..
Fikret Şenes'e bu hakkı tanısanız, Ajda program yapamaz..
Söz yazarının canı can da, ötekilerininki, patlıcan mı?.
Besteci.. Aranjör.. Plağın yapımcısı.. Üreten firma.. Biter mi?.. Klavye çalan, gitar, bas, davul çalan.. Onca enstrümancı.. Sonra vokalistler.. İsim listesi okumak Ajda'nın program süresinin yarısını alır.. O okurken sıkılan millet çoktan başka kanala geçer zaten..
Ajda çıkar, şarkılarını bildiği gibi okur.. Fikret Hanım da dersini almak için mahkemeye baş vurup belki biraz hukuk öğrenme fırsatı bulur..