Ben Garrincha'yı sadece filmlerde seyrettim.. İsfendiyar'ı da futbola yeniden döndüğü dönemde, ünlü Macar maçı yılları, tribünden izleme şansına ulaştım.
Futbolun en güzel olduğu "Hücum" yıllarında, topu santradan alıp, önüne geleni çalımlaya çalımlaya avut çizgisine inen ve oradan gol pası veren açıkları izlemeye doyum olmazdı..
Klasik açık tipinin içte ve dışta iki idolü idi, İsfendiyar ve Garrincha..
Sonra bitti.. Açık futbolu bitti.. Tek forvet, iki forvetle oynarken, iki açığa iki adam koymaya kimse cesaret edemedi. Futbol yetenek oyunu olmaktan çıktı, koşucuların ve korkak hocaların, tatsız, sadece neticeye yönelik mücadelesine dönüştü, seyir zevki de kaçtı..
Aylar, aylar önce İstanbul'da adını ilk kez duyduğum bir Trabzonlu'nun Galatasaray'ın sol kanadını nasıl felç ettiğini, nasıl kedi-fare gibi oynadığını inanın keyifle izlemiştim.. Galatasaraylı olduğum halde.. Futbol keyif olunca, güzellik olunca, fanatizm kalmıyor.. Baba Recep'i, Lefter'i, Can'ı izlemek için Ankara'dan İstanbul'a gelirdim o devirlerde.. Önce güzellik.. Önce keyif.. Sonra sonuç..
Yattara imiş Trabzonlu'nun adı.. Galatasaray'ı dağıtan adam Trabzon'da çok az oynadı. Yedek.. 10 dakika falan.. Dedik ya, Hocalar yaratıcı güzellik değil, emir kulu koşucular arıyorlardı. Televizyonlar da Trabzon maçı vermediği için Yattara bir anı olarak kaldı aklımızda sadece.. Bu yıla kadar.. Gerçi Ziya Hoca için de Yattara makbul adam değildi. Ama adam öyle girdi ki takıma, "Bana daha fazla zaman verin" diye bağıra bağıra.. Artık ezmek mümkün değil..
Ve de.. Trabzon maçları artık TRT'de şifresiz.. Yani Yattara'yı seyretme şansına ulaşmak artık daha kolay..
Bu fırsatı kaçırmayın..