Sustuk oturduk.. Bekliyoruz ki, uluslararası kuruluşlar hakkımızda karar versin.. Doping, her şeyden önce ulusların içişidir. Uluslar arası kuruluşlar, kendi yarışmaları için eylemler yapabilir, önlemler alabilir, o başka..
Ama doping gibi sporun lekesi, gençliğin korkusu bir olayı takip etmek, öncelikle o ülkenin kurumlarının görevidir.
Bizde böyle bir durum var mı?.. Bakan konuşuyor. Genel Müdür konuşuyor. Federasyon Başkanı konuşuyor.. "IAAF'in (Uluslararası Atletizm Federasyonu) ve WADA'nın (Dünya Antidoping Ajansı) soruşturmalarının sonucunu bekliyoruz." Sizin eliniz armut mu topluyor?. Türkiye sömürge mi?.. Doping Türkiye'de suç değil mi?.
Türkiye kendi soruşturmasını niye yapmıyor. Süreyya kontroldan kaçarken Edirne'de, orada, yanında olduğunu söyleyen Federasyon Başkanı niçin anında görevden alınıp, Türkiye'nin soruşturması başlatılmıyor, anlamak mümkün değil.
Bütün dünya kendi sporcusunu önce kendisi denetliyor..
İşte Amerikan atletlerini birbiri ardınca cezalandıran Amerikan Federasyonu..
Doping kontrolünden kaçan Rio Ferdinand'a 8 ay ceza verip Türkiye ve Portekiz'e götürmeyen İngiltere Federasyonu..
Peki biz niye elin adamlarına bırakmışız her şeyi?..
Doping soruşturacak organizasyonumuz mu yok?. Ya da Süreyya Ayhan'ı soruşturmuş olmaktan ödümüz mü patlıyor?..
Türkiye zaten doping konusunda lekeli.. Güreşçi, halterci dopingleri kayıtlarda.. Sporcusuna doping yapmaktan sabıkalı hocaları yeniden milli takımın başına getirmedik mi?.. Dopingten sabıkalı sporcuyu milli takım hocası yapmadık mı?.. Rezil olmayalım diye kadın haltercileri Sydney'e götürmekten son anda caymadık mı?.
Dünya önünde temize çıkmak için bu işi kendi içimizde en sıkı şekilde denetlediğimizi kanıtlamanın zamanı gelip geçerken, dut yemiş bülbül gibi susuyor ve konuşmak için, elin adamlarının kararlarını beklediğimizi açıklıyoruz..
Hiç utanmadan ve sıkılmadan..