Aziz Yıldırım ipin ucunu iyice kaçırdı. Kendisini Hitler falan sanıyor ve Türk spor medyasını tek başına yönetmeye ve yönlendirmeye kalkıyor. Geçmiş yıllarda Fenerbahçe muhabirlerini, Fenerli yazarları ve spor şeflerini Büyük Kulüp'lerde falan toplayıp, Galatasaray'ın yolunu kesmek üzere taktikler vermeye alışmıştı ya..
Ağzını her açışta gazetecilere azar.. Tehdit.. Şantaj.. Basın toplantısında, etrafında televizyon kameraları varken saldırıyor..
"Bizim istediğimizi yazacak, istemediğimizi yazmayacaksınız. Yazarken kaynak göstereceksiniz.."
Emrin olur..
Kaynak, gazetecinin en kutsal varlığıdır. Halkın haber alma hakkını sağlayan araçlardan biridir. Tüm demokrat ülkelerin basın yasasında madde vardır:
"Gazeteci kaynağını açıklamaya zorlanamaz.."
Bilip de ne yapacak kaynağı.. Sadrettin Saran'a ne yaptıysa o.. İhraç edecek..
Aziz Yıldırım işi "Beni kızdırırsanız, patronlarınıza telefon ederim"e vardırdı. Aynen böyle tehdit etti medyayı..
Bana dokunmaz.. Kılım kıpırdamaz.. Ama ayda beş yüz milyona çalışan gencecik muhabir dayanabilir mi buna?..
Meslek teşekküllerinin üzerine ölü toprağı serpilmiş. Bunca cemiyetten çıt yok.. Yazıklar olsun hepsine.. Feshedin kendinizi, dağılın gidin, biz de bilelim..
Aziz Bey..
Gazetemin üzerinde patronlarıma ulaşacağın telefonlar yazılı..
Hodri meydan.. Hem de Fener TV'nin canlı yayını sırasında ara onları ve beni şikâyet et de, ne yanıt alacağını herkes duysun..