Kluivert büyük golcüydü ama hocalık kariyerindeki idari görevleri bir kenara, hedefi olan bir takım çalıştırmamıştı. Başkan Murat Sancak'ın Montella sonrası Hollandalı'yı tercih etmesi, beraberinde bir soru doğurmuştu: Adana Demirspor, Montella'nın takımı olmayı başarmıştı. İskeletini koruyan kadroyla Kluivert mirasyedi mi olacaktı yoksa üstüne mi koyacaktı? Dün Trabzonspor maçı öncesi favori olarak anılıyorlarsa, Louis Van Gaal'ın tedrisatından geçmiş, Barcelona'nın suyunu içmiş Hollandalı, ilk hendeği atlamış demekti.
Bjelica'nın, Mendy'den yoksun orta sahası karşısında, Stambouli-Emre-Belhanda üçlüsü kağıt üzerinde ağır basarken, Berat, Bardhi-Bakasetas üçlüsünün üç yıldızlık futbol oynamaları şarttı. Oynamadılar ve ilk yarıda ev sahibi, Uğurcan'ın kalesini bol bol yoklayıp devreye 1-0 önde gitti.
Adana Demir'in beklerinden başlayan, orta sahadaki yetenekli adamlarıyla devam eden ve Yusuf Sarı üzerinden akan oturmuş bir oyunu varken, Trabzonspor'un filminde casting vasat, senaryo inandırıcı değil ve kurgu kötü… Yusuf Sarı'nın sakatlığı, Belhanda'nın çıkmasıyla oyun Trabzon lehine döndü ama Bjelica, hem değişikliklerde geç kaldı hem de çift santrfor denemesiyle oyunu 'doldurboşalt'a mahkum etti. Kluivert'ın önde az baskıyla biraz da topu rakibe bırakan taktiği, Bjelica'nın Beşiktaş'ı devirdiği planın panzehriydi. 8 haftada 4 yenilgi Trabzon adına sezon başlarken yapılan tüm yanlışların faturası. Adana'da ise erken hasat "Portakal" var.