Aslında ilk işareti İsmail Kartal maç öncesindeki basın toplantısında verdi. "Beraberlik"ten bahsetti. Cebindeki dokuz puan, önündeki Adana deplasmanı, Ludogorets maçını "Aman bir tatsızlık çıkmasın" seviyesine taşıdı.
Bu yaklaşım elbette oyuncuları da etkileyecekti. Üst üste gelen sakatlıklar, Trabzonspor mağlubiyeti ve ligin "daha önemli" olması, otomatik fren sistemini de devreye soktu. Kısacası Fenerbahçe takım olarak kazanmak için oynadı ama kazanmayı birinci tercihi yapmadı bu maçta. Kadıköy'de daha etkili ve korkutucuydu Ludogorets. Bu kez Livakovic'in burnunun dibine gelemediler. İlk defa oynayan 17 yaşındaki Yusuf ve nerede duracağını bilemeyen Jayden'in stoper olduğu takımda beklenmeyen bir sonuç bu. Crespo'ya sarı kartı getiren de bu gelişme. Stoperlerin geriye doğru çekilerek pozisyon alması. Takım boyunu uzatan refleks bu. Ne yazık ki kaçınılmaz.
Maçı az seyrettiğimiz oyuncular üstünden yorumladığımızda da umut yok. Kent ve Zajc bu fırsat maçında da "buradayız" diyemediler. Tadic'i soldan sağa alıp, Kent'e istediği bölgede, istediği gibi de hareket alanı açtı İsmail Kartal. Zajc forvet arkası olmasına rağmen ne Batshuayi ile pas köprüsü kurabildi ne de ataklarda hücum opsiyonu oldu. İyi değil. Böyle bir maçta yedekse Cengiz Ünder de kendini sorgulamalı. Sezonun en "pahalı" yatırımı kendisi. Müthiş bir gol attı Bulgarlar. Jeneriklikti… Maçın geri kalanında kaçırdığı pozisyon bile yok. Batshuayi ile direğe nişanlanan bir şut dışında Fenerbahçe'nin de yok. Yani; yazının başına bir daha dönün…