Tribünlerin sıcaklığı ile birlikte maçın havası da kendine geldi. Normalde "altı rotasyona rağmen" dememiz lazım ama "rotasyon" oyuncuları maçın kahramanı olarak alkışların efendisi oldular. İlk yarı bittiğinde kaçan pozisyonları veya Batshuayi'nin golünü yazmak var ama detayda 300'e yakın pas var. Maçı sadece tek yönlü yapmadı İsmail Yüksek-Crespo orta sahası, Larnaca içinde çözümsüz hale getirdi. Topu geriye kapma süresinin 9 saniyelerin altına girdiği bir süreçti muhtemelen. Rakibi sürekli topun peşinde koşturdular. Direnci kırdıktan sonra da hatalar arasından üretmeye çalıştılar. Rossi'nin biraz dikkatli olması, tabelada bambaşka bir rakam yazdırırdı. Ama onun girdiği pozisyonlara da başkasının isim yazması zor. Bir başka dip not; Batshuayi-Valencia karşılaştırmasını ister-istemez yaptım. Orta saha çokça uzun top deniyor santrforlara. Valencia'nın dikkatinde top var. Defansı aşmayacaksa, topa gidiyor. Batshuayi ise bu mücadelede bekleme odasında.
Belçikalı golcü fizik olarak daha iyi görünmesine rağmen, bu rahatlık bölümünde kalırsa, Jesus'un ilk adamı olamaz. Analizciler de bunu kendisine hatırlatırlar.
Takımına inanan, teknik adamına güvenen taraftar coşkusu sahadaki her oyuncunun için ayrı bir motivasyon. Mücadeleyi görüyorlar, isteği fark ediyorlar, eskiden kaçan goller sonrasında ıslıklar gelirdi, şimdi kaçıranı alkışlıyorlar. Kalplerini görüyorlar sahada. Rennes'in son dakikalarda kazanmasıyla, biraz üzüldük ama Fenerbahçe averajının da adını koydu grup liderliğine. Hadi bakalım, çekilin yoldan…