Tarif edebileceğimiz veya kolay anlatılacak bir oyunu yoktu Fenerbahçe'nin...
Geçmişte hatırladığımız karakterden de uzaktılar, kazanma arzusundan da.
Genel bakış içinde oyuncuların performans çizelgesi, bize en doğru analiz imkanını verir. Neredeyse takımın tamamı form ve yeterlilik açısından gerilemedeyse, bu Samandıra ile ilgili bir problemin habercisidir. İkili mücadelelerde bir omuz darbesi düşmeye yetiyorsa, pas tercihlerinde risk almak yoksa veya seçimlerde hatalar çoksa, yine hazırlık aşaması sorgulanır.
Akhisar karşısında hem oyun mesafesini kısaltmak isteyip hem de önde baskı uygulamazsanız, bu ikramın karşılığını da alırsınız. Gekas gollerinin benzerleri Akhisar arşivlerinde çokça var. Böylesine iyi paslaşıp, net hücum organizasyonlarına sahip bir ekip karşısında, bu mantık; "gel beni ye" demektir.
Trabzonspor, Gaziantep ve Akhisar... Aynı taktikle sahadaydılar. Bu rakipleri aşamadı Kartal'ın talebeleri.
Tek gol attılar, o da penaltıdan. İlk ikisinde Emre Belözoğlu'nun komutanlığı vardı ve lider karakter çevresini de oyunun içinde, "hırslı" tuttu. Bu kez komutansız ve fikirsiz de kalmışlardı.
GEÇEN SENE NASIL YAPMIŞLAR
Üst düzey tecrübeli oyuncuların, havayı sezip; sorumluluk almaları gerekirdi. Başta gözüm Diego'nun üstündeydi. Ama topa kendini hep geç gösterdi. Ceza alanı yakınlarında bekledi sürekli. Emre varken doğru ama o boşluğu Alper dolduramadı. Son sözün sahibi olmayınca, ne olacağını bilemeden oynayan bir Fenerbahçe'nin karşısında, ne yapacağını çok iyi bilen ve çok iyi organize bir rakip çıktı ortaya.
Yazdığımız gibi üç kopya maç. Tek fark Emre Belözoğlu. O zaman çözüm bulması gereken kişi (!) İsmail Kartal.
Ya da oyunculara prim vererek tek başına şampiyon yapan Başkan Aziz Yıldırım...
Peki soru var da cevabı ne? Geçen sene nasıl yapmışlar, bu sene neden yapamıyorlar?
Cevaplar, sorularda gizli!
Başta gözüm Diego'nun üstündeydi. Ama topa kendini hep geç gösterdi.