Sezonun ilk maçında Fenerbahçe, Karabük'ü yenerken ilk sinyaller geldi. Saha içinde kopukluk, daha doğrusu "sınır aşımları" hissettik. Emenike çevresine hiç pas yapmadı. O yapmayınca başta Kuyt olmak üzere takım da ona pas yapmadı. Bir pası taca çıkınca Emre oyunu bıraktı. Frikikçiler belli olmasına rağmen Emre ile Emenike arasında kriz yaşandı. Oyundan çıkanlar yüzün astı.
İlk maç olduğu için dikkat edilmesi ama çok önemsenmemesi gereken tavırlar olarak not ettim. Devam ederse "sorun var" demekti. İkinci maçta, Trabzon'da devam etti.
Aykut Kocaman "teknik direktör takımı" felsefesi ise kadrosunu oluşturdu. Takım oyununda var olan transferler yaptı. Bir bütün olarak hareket ettiklerinde kazanacaklarına inandı. Bu yüzden Alex ile fikir ayrılığına da düştü.
Ersun Yanal bu kafa yapısındaki kadroya, istediklerini ikilettirmeden kabul ettirdi. Hepsi dediğini yaptı, yapmaya çalıştı. Rekorlar geldi, en rahat şampiyonluk kazanıldı, tüm istatistiklerde birinci sıraya gelindi. Yanal tek krizi Sow ile yaşadı. Çözmesi uzun sürmedi. Ayarları şaşınca Emenike'ye de gerekeni yaptı. "Onu hiç sevmiyordum" denmesi pahasına.
İsmail Kartal'ın tertemiz bir kalbi vardır. Hiçbir zaman karşısındakine saygısızlık yapmaz, istediklerini ikna ederek anlatmaya çalışır. Kocaman ve Yanal iki gibi hem sert, hem de inatçı yöneticiden sonra, bu yaklaşımını yanlış anlamış olan var.
Söyleyeceğim şu; Yanal'ın gidişinden sonra İsmail Hoca başarıyı oyuncularla iyi geçinerek sağlayacağını sanıyorsa, yukarıda belirttiğimiz tabloyu görmemiz sürpriz değil. Kimin, kime muhtaç olduğunu ıspat etmeli. Yoksa soyunma odasında ve Samandıra'da toplantıları Aziz Yıldırım yapar.
Ekranda yeni soluk
Grubumuz A Spor'u kurdu. Yeni ve heyecanlı bir kanal olacak. Genel Müdürümüz Haluk Çimen ve yöneticimiz Serkan Korkmaz, gecelerini-gündüzlerine kattılar. Farklı bir şey yapmak için, kafa yordular. Komutanımız Serhat Albayrak'ın cesaretlendirmesi ile kolları sıvadıklarında, ilk felsefeleri "Yeni Türkiye'nin, yeni fikirleri"ydi. Bu kanalın, haberlerinde ve yorumlarında aynı şeyleri dinlemeyeceksiniz. "Böylesi de varmış" diyeceksiniz. Bakış açılarının değişmesi ile birlikte ön yargılarınızdan da kurtulacaksınız. Ben kendi adıma paranoyak olmayan, buna izin vermeyen, objektif kalmayı beceren bir yayının beklentisindeyim. Allah hepimizin yolunu açık etsin...
Yasaklar ve boş tribünler
Passolig, öncelikle spordaki şiddeti, tribünlere bunun için gelenleri önlemek için organize edildi. Soma için oynanan Süper Kupa maçında yaşananlardan sonra, "maça gitmek istediğine istediğin gibi küfür etme, eline geçeni sahaya atma özgürlüğüdür" fikrinin karşısına çıkan denetimdir esasında Passolig... Ama Manisa'da, kanunların verdiği yetkiyi kullanmayan, sahaya pet şişeler atılırken sadece bunları yapanları tespit etmekle yetinen bir güvenlik otoritesi vardı. Suçun cezasını anında keseceklerine, "Yapmayın kardeşim" diyen polisler vardı.
Ve Federasyon'da, tüm maçların Passolig sahipleri tarafından izlenmesi kararlılığını gösterirken, Bursa-Beşiktaş maçına deplasman seyircisinin gitmesini engelledi.
Orada olay çıkartacakları, tespit etme güçleri olduğu halde, hala eski modele; yasaklara geri dönüyorlar. Böylece passolig anlamını yitiriyor. Almak istemeyenlere de "İşte onların amacı başka" deme hakkını veriyor.
Kanunu uygulayın. İnsanlara güven verin. Böylece maç seyretmek isteyenler, gönül rahatlığı ile gitsinler, passolig'i alsınlar, güvende olduklarını bilsinler.
Yıldırım'ın 16 yılı
Yıllar önce, Uli Hoenes Christoph Daum'u anlatırken, "Ayrıldığında arkasında cam kırıkları bırakır" dedi.
Fenerbahçe'nin başında 16 yıl geçiren Aziz Yıldırım'ın yaptıkları ile arkasında bıraktıklarını görünce, bu söz aklıma geldi. Fenerbahçe Spor Kulübü olarak dünyanın belki de birincisi. Önde gelen tüm Branşları Avrupa'da ve Dünya'da iddia taşıyan başka kulüp yok. Bu Aziz Yıldırım'ın inadı ve hırsıyla oldu. Ama bunu sağlarken kırdıkları, yıktıkları, tutmadığı sözler, keyfi kararlar, kibir ve hazmedememeyi de arkasından getiriyor.
Kulübün borçlarının ödenemez noktaya yaklaşması,mali fair play'den dolayı yeni bir Avrupa yasağı ile karşılaşma olasılığı... Bugün tesisleşmede sağlananlar veya sportif hedefleri sürdürmenin bedeli harcanan üç milyar dolara yakın paradır. Gelirler büyüdü ama doğru yönetilemedi. Bugün bir milyon üye ile yeni çıkış aranıyor. Başkanlıkta geçen 16 yıldan sonra, Aziz Yıldırım Fenerbahçe'ye gerekenin artık para değil, yeni akıl, doğru vizyon ve yeni bir kan olduğunu umarım anlar.