İlk gol... Sol bek Dany, sağ köşe korner direğinin yakınlarından ortaladı. Tandemi üçleyen Melo hızla gelip kafayı çaktı...Olmaması gereken her türlü aksiyondan maçı daldan alıp, cebine koydu Galatasaray takımı. Sonrasında oyunu kucakladı, istediği gibi sağa salladı, sola yönlendirdi, yanaklarından öptü. 88 dakika kalesinde pozisyon bile yaşamadan Danimarka Şampiyonu'na Türkiye sınırları içine girdiğini anlattı. Üçüncü gol... Devrenin bitmesine beş dakika var. Bruma'yı ilk kez görüyorduk topla birlikte. Nefis bir derin pas attı, Eboue kalecinin dibine kadar geldi. Vurmasını beklerdik, Drogba'ya pasladı topu. Ve Şampiyonlar Ligi rekorunu kırdı yıldız oyuncu. Tam bir gösteri. Gözden kaçanların, pişirip, sofraya getirdiği leziz bir tatlı.
Atılamayan goller... Devreyi kaleyi vuruş bile yapmadan bitirdi Burak Yılmaz. Son saniyelerde tüm gücüyle topun peşine koşuyordu. Bir isyan hali mi yoksa takım için bir çaba dilekçesi mi? Tribünler, kaçırdığı net golü alkışlayarak Burak'a cevabı gönderdiler. Çünkü puanlar kazanma hanesine yazıldıktan sonra, sıra suskun yıldızın isminin tekrar tabelaya yazılmasına geldi. Taktik, "Burak gol atsın" oldu.
BİLDİKLERİNİ YAPTILAR
Kontrollü oyun ile ilk izlenimin sahibiydi Mancini. Dün önde bastırttı takımına. Bundan ikinci yarının başına kadar da vazgeçmedi. İki senedir yaptıklarını, İtalyan hoca için tekrarladı sahadakiler. "Burada futbolu herkes biliyor" diyordu cumartesi günü. Selefinin (Fatih Terim) bildikleriyle buldu yolunu. Sekiz yabancıyı tercih etti ilk onbirinde, Amrabat ile de dokuzuncuya da forma terletti.
G.Saray Juventus ile içerde oynayacak. Ama finalini Kopenhag'da yapacak. Torino'daki beraberlik yolunu çok kısalttı. Kazanılması şart olan bir maçı daha var. İtalyanlar Seyrantepe'ye kazanma mecburiyeti ile gelmeli.
MAÇIN ADAMI: EBOUE