Rahmetli Cüneyt Koryürek'in bir sözü vardır; "Bir sporcu kaybetmez. Sadece kazanamaz. Bir sonraki yarışı kazanmak için çalışmasına devam eder." Kazandığımız üst üste üç maçın ardından, mucize bayrağını sallamak için çıktığımız maçta biz de "kazanamadık"... Ama yeniden ayağa kalkmak veya hatalarımızı ders yapmak için bir fırsat yakaladık. Çabuk unutmak huyumuzdur. Gana maçının başlamasına yarım saat kala parayla satılan bilet sayısı 200'dü. Dün 50 bin inançlı taraftar vardı. Bu sinerjiyi yaratanlar da oyuncularımız, onların inatçılıklarıdır. Bu nedenle, neden bu maçta "kazanamadınız" diye sormamalıyız onlara. Bu işi nasıl daha iyi yapabileceklerinin haritasını vermeliyiz ellerine.
Daha koşu mesafesini akıllarımıza ve maç sonrasındaki meraklarımızın arasına sokalı iki yıl oldu. Sağ olsun Aykut Kocaman, kendini yorum cahillerine yedirmek pahasına ısrarla vurguladı bunu. "Aradaki farkı kapatmanın tek çaresi daha çok koşmak" dedi belki yüz kere... O'nun takımı yarı final yaptı Avrupa Ligi'nde. Fatih Hoca çeyrek finale kadar yürüdü devler arasında. Ve sahadaki oyuncuların tamamı artık bu gerçeği bilerek çalışıyor. İki sene sonra Avrupa Şampiyonası için heyecanlanmaya başladığımızda sayı artabilir ama dün "yıldız" formatında sadece Arda Turan ile çıktık sahaya. "Bir şeyler yapar" dediğimiz farklı format onun ayaklarındaydı.

MÜCADELEYE DEVAM
Yediğimiz gollere bakınca veya kaçırdıklarımızı düşününce, daha kaliteli oyuncular yetiştirmemiz şart. Bunu elde edene kadar da koşmak, mücadele etmek zorundayız. Bu nedenle Fatih Hoca'ya neden orta saha direncini taktik olarak ön plana almadığını sorabiliriz. Ama o kadar. En iyi golcümüz ve en iyi kalecimiz, Hollanda'yı yenmek için "daha iyi" olsalardı, bu yorumu da yapmazdık.
Çetin Altan Usta'nın dediği gibi enseyi karartmak yok. Başımız dik, yürüyüşe devam...

MAÇIN ADAMI: ARJEN ROBBEN