Başkan Erdoğan'ın, TBMM Başkanı Mustafa Şentop ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile kalabalık bir milletvekili heyetiyle birlikte bugün başlayacak olan iki günlük KKTC ziyaretinin önemi ve anlamı çok büyük. Geride bıraktığımız hafta, bu ziyarette müjdeler vereceğini açıklayan ama bu müjdelerin ne olduğuyla ilgili ser verip sır vermeyen Erdoğan, bugün saat 16.00'da KKTC Meclisi'nde özel oturumda Kıbrıslı vekiller ile birlikte tüm dünyaya ilan edecek müjdeleri. Bu önemli çıkarma öncesinde iki önemli gelişme oldu.
PAKİSTAN'DAN ÖNEMLİ ADIM
Türkiye dışında hiçbir ülkenin resmi olarak tanımadığı KKTC ile ilgili ilk adım Pakistan'dan geldi.Pakistan'ın Türkiye Büyükelçiliği'nden bir heyet, KKTC'ye gerçekleştireceği 3 günlük ziyaret öncesinde ziyaret duyurusunu, resmi Twitter hesabından 'KKTC' ifadesini kullanarak yaptı. İlk bakışta normal gibi görünen bu paylaşımın diplomatik olarak anlamı çok büyük. Çünkü, Pakistan, KKTC'yi resmi olarak tanımıyor ve ilk kez resmi devlet ismiyle böyle bir paylaşım yapılması, devlet olarak tanıma adımının atılması ilişkin beklentiyi de beraberinde getirdi. Bugün başlayacak ziyaret öncesindeki ikinci önemli gelişme; Azerbaycan Milli Meclisi'nden ilk kez bir resmi heyetin KKTC'yi ziyaret etmesi ve Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve Başbakan ile görüşmesi oldu. Bunun da anlamı ilk kez parlamento grubundan bir heyetin KKTC'ye resmi bir ziyaret gerçekleştirmesinin, KKTC'yi devlet olarak tanıma yönündeki ilk adımı olarak yorumlandı.
AB'NİN ENDİŞESİ
Gelelim AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in Başkan Erdoğan'ın ziyareti öncesinde yaptığı açıklamanın bu olumlu gelişmeleri nasıl etkileyeceğine? Von der Leyen, Kıbrıs'ta iki devletli bir çözümü hiçbir zaman kabul etmeyeceklerini ve bu konuda kararlı olduklarını, birlik içinde hareket ettiklerini söylemişti. Elbette AB temsilcisinin bu sözleri önemli ama şunu unutmamak gerekir ki; sahada meydana gelen gelişmeler ve gerçeklikler, diplomasinin yolunu ve yönünü değiştirebilir. Özellikle Karabağ zaferinin ardından bölgesel dengeler açısından Akdeniz coğrafyasına kadar uzanan o büyük alanda yeniden değerlendirme yapması gerektiği çok açık AB'nin. Nitekim; ziyaret öncesinde Pakistan ve ardından Azerbaycan'ın attığı bu adımlar, beraberinde Akdeniz genelinde güncellemeleri ve özellikle Azerbaycan bağlamında yeni açılımları da beraberinde getirecektir kuşkusuz. Kaldı ki; iki önemli gelişme daha olduğunu kayıtlara geçirelim. Geçitkale'de daimi SİHA üssü kurulmasıyla ilgili uzun süredir devam eden bir çalışma var. AB, bu üssün kurulmasından ve özellikle de kalıcı olmasından çok çekiniyor. Diplomatik anlamda bunu da çok net defalarca ifade ettiler. Bir diğeri de; Gazimağusa'daki deniz üssü. Özellikle, bu bölgedeki askeriyenin kentin 40 kilometre doğusunda iskele bölgesine taşınması ve karargah haline getirilmesi sözkonusu. Bu konu da yine sahada atılacak adımlar arasında AB'nin en çekindiği gelişmelerden biri. Buradan hareketle, bölgede sürekli derinleşen Akdeniz coğrafyasında Kıbrıs üzerinden elindeki kartları son derece dikkatli, düşünerek, kararlı ve nitelikli şekilde açan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, AB'nin "kararlıyız" dediği konularda kendisini yeniden güncelleyebileceğinin sinyallerini de veriyor. Önümüzdeki sürecin, Kıbrıs'ın iki devletli çözümde alacağı yerle beraber Türkiye lehine yeni güvenlik parametreleri oluşturacağı ve bölgesel barışa da çok yönlü katkıda bulunacağını söylemek pek de abartılı olmaz. Bugün başlayacak ve iki gün sürecek KKTC ziyaretinin en önemli noktalarından biri, MHP'nin bizatihi Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin de hazır bulunarak bu konuda geniş siyasi desteğin olduğuna dair verilecek fotoğraftır.