Aynı zihniyet yine zorlanmaya, hortlatılmaya çalışılıyor. Ve ne yazık ki yine aynı sözcüler tarafından dile getiriliyor. Vesayet dönemi artık bitti, milletin dediğinin gerçekleştiği gerçek demokrasiye geçildi diyoruz ama, malum çevreler malum mihrakların fısıldadığını yerine getirme noktasında hala ısrarlı. Hem de her zaman olduğu gibi; millete rağmen!
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu geçen hafta siyasetin en büyük ayıbı olan "Vekil Borsası"nı gündeme getirdi yine. Son seçimlerde İP'in seçime girmesi adına "kiralık" gönderdiği vekillerin utancı daha geçmeden, bu ayıbı yeniden yapacaklarını ilan etti. Neymiş; baskın seçim olursa Deva ve Gelecek partilerinin seçime girebilmeleri için bu fedakarlığı gösterirlermiş!
Türk siyasal tarihine "Güneş Motel'den bile ayıplı" bir kara lekedir Vekil Borsası. Fırıldak Kubi'lerden daha ayıplıdır üstelik. O kadar çok ayıplı yönü var ki; sadece demokrasiye, oyunu verdiği partinin iradesine saldırdığı seçmenine değil, diğer partilere de ayıptır. Kendi iradesi, kendi seçmeni olmayan ve adeta CHP'nin yörüngesine sabitlenmiş İP, Deva, Gelecek, SP ve diğerlerine ayıptır. Sormak lazım Kılıçdaroğlu'na: "CHP'ye oy veren seçmene sordunuz mu kiralık vekil vermeyi? Kimin iradesini kime devrediyorsunuz peki?" Bu her şeyden önce CHP'ye oy veren milyonlarca seçmenin iradesine saygısızlık değil midir? İsterseniz daha da açık sorayım; icazetle, siparişle kurulan ve arkasında hiçbir milli irade ve millet desteği olmayan içi boş, siyaset eskilerinin kurduğu partilere milletin vermediği yetkiyi siz mi vereceksiniz Sayın Kılıçdaroğlu?
1923'te Cumhuriyeti, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kuran CHP, bugün Türkiye'nin ve Türk milletinin karşısındadır. Asıl hedef burada; Türkiye'dir. Belli lobilerin, belli cemaatlerin, belli çevrelerin dayattığı, fısıldadıklarını yerine getirmek midir asıl amaç? Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin siyasi yapısının çatlamasına mı hizmet etmektir asıl hedef? İçeriden ve dışarıdan bunca saldırıyla yerli ve milli mücadeleyi sürdüren Cumhur İttifakı'nın elinin zayıflaması, tökezlemesi ve sayısal çoğunluğunun sona erdirilmesi midir istenilen? Bütün bu saydıklarımı kimin ve kimlerin istediklerini elbette biliyoruz. 15 Temmuz'da kimler bu ülkenin, bu milletin canına kastettiyse onlardır. Hadi, onların neden istediklerini biliyoruz da; bu mahfillerin fısıldadıklarını dillendirenlere ne diyeceğiz?
İçeride bir süredir siyasi tasarım peşinde aynı çevreler. Herkese bir rol biçildi ve senaryo belli. Cumhur İttifakı dağılsın, Tayyip Erdoğan gitsin ve yerine gelecekler, yukarıda saydığım hedefleri yerine getirsin. Bunun için kullanılan aparatların dilinden düşmeyen demokrasi ama söyledikleri ve yaptıklarının ne demokrasiyle ne de siyasi ahlakla uzaktan yakından zerre kadar ilgisi var. Yapılan açıkça siyasi kalpazanlıktır. Bir demokrasi ayıbıdır. Demokrasi endeksinde en arkalarda bulunan beşinci sınıf ülkelerde bile böylesi bir rezalet görülmemiştir. İtirazı olan?