Ne zaman Menderes ailesinden söz eden bir yazı yazsam hüzün bulaşır kalemime. Aydınlı olmamın da etkisi var muhakkak. Bu kederin bir başka sebebi de sanırım; adını aldığı coğrafya gibi kimi zaman kuruyan ama hep sonunda coşan ve sel olan, umut olan Menderes'in toprağından, hamurundan olmakla da ilgisi var. Türkiye'nin demokrasi şehidi Adnan Menderes'i, iki gün önce yine rahmetle, minnetle, saygıyla andım, andık. Çok partili demokrasiye geçişi müjdeleyen 14 Mayıs 1950 seçimi ile; tek parti dönemini sona erdiren, demokrasi şölenine adımın 70. yıldönümü idi. 14 Mayıs 1950 ile başlayan bu beyaz devrim, 27 Mayıs 1960 İhtilali ile karartıldı. Ve her 10 yılda bir bu güzel ülkenin, bu güzel milletin sanki kara yazgısı gibi tekrarlandı, ta ki; 2002'ye kadar. Bu tarihten sonra da tekrar tekrar denedi vesayet sahipleri ve zorlamaya devam da ediyorlar ama 2002 öncesi Türkiye artık olmadığı ve söz gerçekten millette olduğu için her seferinde açığa düşüyorlar. Son üç haftadır yine CHP sözcüleri tarafından eski alışkanlıklar hortladığı için darbe söylentileri gündeme sokulmaya çalışılıyor. Demokrasi dışı yöntemler hatırlatılmaya, devletin bürokratları tehditlerle korkutulmaya çalışılıyor. Ama nafile. Bugün artık eski Türkiye yok çünkü.
1950'de at nalı çivisinin bile ithal edildiği günlerden, yerli ve milli sanayisini kurmuş, yerli ve milli gerçek siyasetçilerin yönetimde olduğu günlere geldik çok şükür. Adına Yassıada dedikleri uyduruk mahkemelerde bin bir yalan ve düzmece iddiayla milletin sevgilisi Menderes ve 2 bakan arkadaşını astıkları 17 Eylül 1961'de onlar ve o zihniyetin bugünkü temsilcileri hep kaybetti ama Menderes ve onun izinden gidenlerin ışığı hiç sönmedi.
14 Mayıs'ın yıldönümünde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, sosyal medya hesabında çok anlamlı bir mesaj yayınladı: "Demokrasinin asıl derdi vesayettir. Darbe ise; vesayetin iktidar aracı, demokrasiye sapladığı mızrağıdır. Vesayetin bitmesi, vatanın bağımsızlığı, milletin özgürlüğü ve zenginliğidir. Darbe ve vesayetle mücadele eden aziz milletimizin tüm evlatları önünde saygıyla eğiliyorum. 14 Mayıs, milletin iktidarı idi. Millet, o günden beri darbeciler ve vesayet sahipleri ile sandık üzerinden namus ve özgürlük mücadelesi veriyor. Hem de kendi adamlarıyla. O gün Menderes ile, bugün Recep Tayyip Erdoğan ile."
"Geçmişten öğren, bugün için yaşa, yarın için umut et" demiş Einstein. Geçmişten öğreneceğimiz öyle çok ders var ki. Bakın işte; yarım asırdan fazla süre önce uygulanan kara senaryoyu bugün bile tekrar sahnelemeye çalışıyorlar. Son 18 yıldır bölgesinin kutup yıldızı olmuş, dünyanın gıpta ile baktığı güzel ülkem üzerine bir kara bulut gibi çökmek isteyenler yine aynı mahfiller. Ama bu güzel ülke öyle sağlam temeller üzerine kurulu ki; dünya üstümüze gelse de yıkılmaz artık. Biz bu demokrasi için, bu milli duruş için çok kan akıttık, çok can verdik. Kanımızla, canımızla geldiğimiz bu noktadan zerre kadar geri dönmeyeceğiz artık. Bu böyle biline...