Adı Nihat Kara. Piyade Uzman Onbaşı. Tekirdağlı, 25 yaşında.
İdlib'de şehit düştü kandil gecesi.
Bu vatanın, bu milletin bekası için şehit oldu. Yiğitliğini, kahramanlığını anlatmaya sözcükler yetmez. Çünkü söz dediğin, insan icadı bir lisan. Ama onun kahramanlığı insanlığın çok üstünde. Geçen yıl, Kuzey Irak'ta operasyonda kolundan yaralandı, gazi oldu.
İstese geri dönerdi.
Ama; "Benim silah arkadaşlarım orada" dedi ve daha 2 gün önce "gönüllü" olarak İdlib'e gitti.
Şehit düşmeden bir gün önce de, uzman onbaşı arkadaşlarıyla kurdukları Whatsapp grubuna şu mesajı yazdı:
"Sizden ricam sakın 'Suriye'de ne işimiz var' diyenlerden olmayın.
Gittim, gördüm... Tam da olmamız gereken yerdeyiz.
Yedi düvel bir olmuş. Rejimi, Rusya'sı... Dua edin yeter...
Selametle..." Bu topraklar için toprağa düşmüş onlarca, yüzlerce, binlerce, on binlerce asker, on binlerce şehidimiz. Varlığınızı Türk varlığına armağan ettiniz; Allah sizi cennetiyle müjdeledi. Biz sizden razıyız, inşallah siz de bizden razı olursunuz.
Kahraman şehidimiz Nihat Kara'nın hikayesi bizlere çok etkileyici geliyor ama; şehit düşen yiğitlerimizin her birinin hikayesine bakınca; nasıl da sıradan.
Çünkü; onlar bu bilinçte; çünkü onlar vatan-millet-bayrak-ezan-beka için gözlerini bile kırpmadan görevlerinin başındaydı. Ve bir an olsun dönmeyi düşünmediler.
CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun "Millet iktidarı zamanında şehitler tepesi boş kalacak" sözünü duyunca; acıyan kalbim daha bir sızladı.
Şehitlerimizin kanına, onların yüce hatırasına bu kadar mı saygınız olmaz!
Şehitler tepesi nedir bilir misiniz?
Anlatayım...
Türk ve İslam kültüründe, manevi değerler için şehit olanlar, o bölgenin en yüksek tepesine defnedilir. Bu tepelere de "şehitler tepesi" adı verilir.
Gelin şehitlerimizin aziz hatırası için Kılıçdaroğlu ve onun zihniyetindekiler adına bir özür mahiyetinde Arif Nihat Asya'nın "Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor" adlı şiirinden bir alıntı yapalım:
Şehitler tepesi boş değil, Biri var bekliyor.
Ve bir göğüs nefes almak için;
Rüzgar bekliyor.
Yattığı toprak belli, Tuttuğu bayrak belli, Kim demiş meçhul asker diye.
Destanını yapmış, kasideye kanmış...
Bir el ki, ahiretten uzanmış...
Öpelim, temizse dudaklarımız, Fakat basmasın toprağa temiz değilse ayaklarımız...
Destanı öksüz, sükutu derin meçhul askerin...
Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye...