Siyaset gönül işi, gönüllülük işi aslında.
Siyasi partiler de bir yerde, gönüllüler hareketi. Partilerin ömrünü millet belirler. Çünkü; değişen, gelişen ve dönüşen bir organizma toplumlar. Bu değişime ayak uydurduğunuz ve hatta o değişime ön ayak olduğunuz boyutta ömrünüz de kısalır veya uzar. İşte; 18. yaşını ve bununla paralel iktidardaki 18. yılını kutlayan AK Parti'nin başarısının asıl sebebi de bu. Ortada gerçekten büyük bir hikaye var aslında. Neden mi?
Kişi başına düşen geliri 18 yılda 3 kat büyüten bununla birlikte Türkiye'yi de 3 kat büyüten iktidar ve parti AK Parti çünkü. İktidara geldiğinde dünyanın 21'inci büyük ekonomisi olan Türkiye'yi bugün 13'üncü büyük ekonomi yapan ve 2023'te 10'uncu büyük ekonomi hedefinde kararlılıkla ilerleyen parti AK Parti. Yıllarca içerideki parayı faize yönlendiren partilere, iktidarlara inat; yatırıma yönlendiren ve AB ülkeleri arasında son 10 yılda en fazla istihdam yaratan parti AK Parti. Türkiye'yi yabancı yatırımcı için cazibe merkezi haline getiren parti AK Parti. Sadece bu da değil tabii; kadının aile, iş ve sosyal yaşamdaki yerini sağlamlaştıran, kendi ayakları üzerinde durmasını sağlayan yasal düzenlemeleri yapan, kız çocuklarının okuması adına kampanyaları önceleyen, kişisel hak özgürlüklerine, siyasi partilerin dokunmasına yıllarca izin verilmeyen tabuları ve siyasi sorunları masaya yatırarak, toplumsal yüzleşmeye ve hataları düzeltip, eksikleri tamamlayıp, yanlış bilinenleri düzeltmek için ayna tutmaktan çekinmeyen parti AK Parti.
Demokrasiyi olmazsa olmazı haline getirip, darbelerle yüzleştiren, darbecilerden hesap soran parti AK Parti. Dış politikada yepyeni bir çığır açan, Dünya 5'ten Büyüktür diyerek dış vesayete bayrak açan, 'One Minute' diyerek mazlum halkların umudu olan da yine AK Parti.
Ve; her şeyden önemlisi bütün bunlar olurken tüm vesayetlere karşı bedelini ödeye ödeye, göğüs göğüse çarpışan da AK Parti. 367 krizi, partinin kapatılma davası, e-muhtıra, PKK-FETÖ terör örgütleriyle mücadele, MİT TIR'ları kumpası, Gezi Parkı olayları, 17-25 Aralık darbe girişimi, 15 Temmuz darbe kalkışması, küresel ekonomik saldırılar; 18 yıllık mücadelenin engel duvarlarının isimleri.
Yani; 18 yıl bir siyasi parti için çok uzun bir süre sayılmayabilir ama yaşananları ve kazanılanları göz önüne aldığınızda çok büyük bir tecrübe edinildiği çok açık. Geçtiğimiz günlerde AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal ile konuşurken; ortada çok büyük bir hikayenin olduğu ve bu hikayenin çok da kolay yazılmadığını tekrar hatırladık. Yakın tarihi hatırlayacak kadar yaşayanlar da, yani hepimiz de şahidiz bu hikayeye. Vesayet odaklarının her darbe girişimine sivil direniş nasıl olur gösterdi. Bu büyük hikayenin baş rolünde, asıl kahraman Başkan Tayyip Erdoğan da hep en çok hedefte olandı. Ve, bugün hâlâ daha aynı şeyi söylemek mümkün. Demokratik yollardan iktidar olamayan siyasetçiler veya bugün artık devlet içindeki güçlerinden eser kalmayan eski vesayet sahipleri; en büyük engel gördükleri Erdoğan düşmanlığını öyle bir boyuta getirdiler ki; millete, ülkeye ihanet boyutunda bir akıl tutulması içindeler hâlâ. Ama; Türkiye'nin beka konusunu, Büyük Türkiye sevdasını şiar edinenlere Allah her daim yardım eder. Bu hikayenin neden bu kadar büyük olduğunu anlatan en güzel söz de Nietzsche'den gelsin, "Öldürmeyen acı; güçlendirir."