"Yoldaşını yolda bırakan bir lider olarak tarihe geçeceksiniz. Sayın Ecevit'i nasıl bıraktığınızı herkes biliyor... Sayın Erdoğan'ı da buradan uyarıyorum: Yakın bir zamanda aynı kundakçılığı şu anki Cumhur İttifakı'na yaparsa hiç şaşırmayın!.."
Bunları Davutoğlu söylüyor.
Kime mi?
"Yoldaşını yolda bırakan bir lider olarak tarihe geçeceksiniz" ifadesine bakıp da kendisine söylüyor sanmayın.
Bahçeli'ye söylüyor!
Evet, MHP Genel Başkanı Bahçeli, DSP Genel Başkanı Ecevit'le içinde ANAP'ın da yer aldığı 1999'dan 2002'ye kadar süren "ANASOL-M" tesmiye edilen koalisyon hükümeti kurdular.
Yani koalisyon ortaklığı yaptılar, "yoldaşlık" değil.
"Yoldaşlık" her şeyden evvel aynı parti içinde olur, farklı parti liderleri arasında değil.
Söz konusu konuşmasının devamında, kendisine "mandacı" diyen Bahçeli'ye, "Mandacı ortağı..." şeklinde karşılık veriyor.
Yani, Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a "mandacı" diyecek kadar kendini kaybediyor!..
Bir de, Erdoğan'ı uyarıyor!..
Neymiş?..
Bahçeli, Cumhur İttifakı'na ihanet edebilirmiş!
Dikkat isterim:
Kendisini siyaset arenasına çıkaran, Dışişleri Bakanı, ardından AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan yapan Sayın Erdoğan'a ihanet eden biri söylüyor bunu!
"Nefsimi ayaklar altına alırım, bir faninin terk etmeyeceği düşünülen her makamı elimin tersiyle iterim ama asla bu kutlu AK Parti hareketindeki hiçbir dava arkadaşımın kalbini kırmam... Hiç kimse benim ağzımdan, benim dilimden, benim zihnimden Cumhurbaşkanımız Erdoğan aleyhine tek bir söz duymadı, duymayacak..." diyerek vefa sözü veren biri.
Nereden bakarsanız bakın, ortada çok acıklı bir fenomen var.
Galiba "narsistik özelliği" kendinin farkında olmasına engel oluyor.
Tüm anketlerde yüzde 1'i bile bulamayan oy potansiyeline rağmen, Kasım 2015'te AK Parti'nin aldığı 49.5 oyun kendisine verildiğini gündüz gözüyle iddia etmesi, kendinin farkında olmadığının en bariz kanıtlarından biri.
Lakin...
Sayın Bahçeli'ye demediğini bırakmadıktan sonra, (protestolara maruz kalacağını bile bile) Bahçeli'nin memleketi Osmaniye'yi ziyaret etmesi, sadece kendinin farkında olmamasıyla açıklanamaz.
Soru şudur:
Acaba kendinin farkında olmadığını herkesin fark etmesini mi istiyor?
Başkalarını bilmem ama, Malatya gezisinde gördüğü onca tepkinin ardından saygıdeğer eşiyle birlikte Osmaniye'ye yaptığı ziyarette esnaftan gördüğü tepki bende müthiş bir acıma hissi uyandırdı.
Kim bilir, belki de acıma duygularımızın devreye girmesini istiyor!
"Bana haksızlık yaptılar, kıymetimi bilemediler..." yollu "eziklenmelerin" sonucu gitgide kendini acındırmaktan zevk almaya dönüşür.
Eyvah ki, "merhamet arsızı" olmanın sonu yoktur.
O kadar hüzün müptelası olursun ki dudağına yapışan o iğreti gülümseme, içine akan gözyaşlarının maskesinin göstergesi olur sadece.
Sayın Davutoğlu, Babis Makridis'in Zavallı (Pity) filmini izlesin, ne demek istediğimi anlar.