Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SALİH TUNA

‘Ama biz Müslümanız’

Ayşe Şasa dini / dindarı "gericilik" tesmiye ettiği henüz gençlik yıllarında, Sezai Karakoç üstadımızın "İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü" kitabını okuyunca çok şaşırır.
"Kemal Abi bu gerici neler söylüyor böyle?" diye sorar.
Kemal Tahir belli ki Sezai Abi'yi çoktan okumuştur; "Ne söylüyorsa doğru söylüyor!" karşılığını verir.
Merhume Ayşe Abla'nın yıllar önce fakire anlattığı bu anısını mealen aktarmamın nedeni, Sezai Karakoç'un şairliğinin yanı sıra her kesim tarafından saygı duyulan bir mütefekkir olmasına örnek vermekti.
Gelgelelim Sezai Karakoç hiçbir "iltifata" aldırış etmezdi.
Öğrenim nedeniyle yurtdışına çıkmadan evvel Cağaloğlu'nda ziyaretine gittiğimde, Cemal Süreya'nın "Şemsiyesi yok..." cümlesiyle nihayete eren o övgü dolu Sezai Karakoç portresinden söz edince ne cevap aldığımı dün gibi hatırlıyorum.
Hiçbir ödülü de umursamazdı. Hiçbir makam, hiçbir mevkii umursamadığı gibi.

***


Uzun susuşlar. Yine çok uzun susuşların ardından "yeryüzünün en uzun cümlesi" mesabesindeki uzun susuşlara geçerdi.
Hep bir duruş, hep bir istikamet üzreydi
Rasim Özdenören 1960'lı yıllarda edebiyat dergisi çıkarma arayışı içindeyken bulduğu çareyi (dergisini kapatan biri, isterlerse kendilerine dergisini vereceğini söyler) Sezai Karakoç'a açar. Aldığı cevap şudur:
"Ama biz Müslümanız!"
Bu cevap üzre "Yedi Güzel Adam"lardan Rasim Abi'miz şöyle der: "İşte bu cümle bizim yıllar boyu arayışımızın anahtarını verdi... Kafamdaki bütün o dağınık fikirler birden yerli yerine oturdu..."

***


Sezai Abi'nin hayatının her alanına "Ama biz Müslümanız" tavrı içkindi.
Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'den dinleyelim: "Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı iken Sezai Karakoç'u ziyarete gittim. 'Üstadım, Diyanet olarak sizi hacca davet ediyoruz' dedim. Sezai Bey, 'Bana hac henüz farz olmadı. Farz olduğu zaman giderim inşaallah' dedi. Ben tekraren, 'Efendim, Diyanet olarak sizi biz hacca götürmek istiyoruz' deyince, 'Ben milletin parası ile hacca gitmem' diye cevap verdi. Bunun üzerine ben kendisine tekraren, 'Üstadım! Bu ümmeti bir Arafat manifestosundan niçin mahrum ediyorsunuz' deyince Sezai Bey: 'Hoca! Arafat'a manifesto yazılmaya gidilmez, vakfeye durmaya gidilir' dedi..."
Hiçbir polemiğe girmez, zerre miskali taviz vermez, Allah'tan başka kimseye de minnet etmezdi.
Geçen gün Fatih Eryılmaz, "Fetullahçıların içimizdeki CIA olduğunu" kendisinden dinlediğini yazdı.
Öyleydi.
Suriye'nin tuzak olduğunu ta ilk günden itibaren söyleyendi.
Vefat haberini aldığımda boğazım öyle düğümlendi ki hiçbir gözyaşı bu düğümü çözemez.
"Bu şehirde Sezai Karakoç yaşıyor!" diye şükrederek başladığım günlerden birinde, "Ya emr-i Hak vaki olup aramızdan ayrılsa bu şehir nice olur?" diye kendime çok sordum
Bir sabah uyanmışım ki Süleymaniye Camii yok, yerinde yeller esiyor gibi mi olurdu?
Hayır, daha fazlasıydı.
Yoldaki işaretler, işaret kelimeleri yetim kalırdı: Merhamet, diriliş muştusu, ümmet, anne, şahdamar, ila ahir...
Hayır, daha fazlasıydı... Ötesini söyleyemeyeceğim.
Dedim ya boğazım düğüm.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA