"Ben yaptığım hiçbir şeyden pişman olmam!.." diyen insan evladı enaniyet sahibidir, dirayet değil.
Hem de güvensizlikle malul boş bir enaniyet.
Pişman olmak, tövbe etmek gayet insani bir meziyettir.
Lakin, "itirafçılık" meziyet değil çürümenin göstergesidir; "özeleştiri" de yenilenmenin / yeniden doğmanın...
İmdi soralım: Şimdiye değin "muhalif güruh"tan tek cümlecik de olsa "özeleştiri" duydunuz mu?
"Nasıl oluyor da 19 yıl fasılasız bir şekilde iktidarda olduğu halde AK Parti tüm anketlerde hâlâ birinci parti?" sorusu etrafında, başarısızlıklarının nedenini sorguladıkları sadra şifa tek bir sözlerine muttali oldunuz mu?
***
Adayları kim, hâlâ belli değil. İttifakları hepten değişik. Meral bacımızın İP'inin, "Kalabalıklarda düşmanımsın sen benim, tenhalarda sen benimsin ben senin!.." kurnazlığına dayalı HDP ilişkisi mesela.
Proje derseniz, hak getire...
Onca belediye kazandılar, dişe dokunur tek bir icraatları var mı? Tam aksine olanı da mahvetmekte üzerlerine yok.
Hepsinden geçtim... İP'li Lütfü Türkkan'ın, şehit abisinin bacısına o iğrenç küfrünü bile tevil etmeyi maharet sanıyorlar!
Meral bacımızın o "yavşak"lı konuşması bile 17-25 Aralık FETÖ kumpasındaki bir çıktıya (bir işadamının millete küfrettiği iddiasına) sığınmaktan daha acıklı değil.
Madem öyle ilkeli olun, Ergenekon'dan Balyoz'a kadar tüm FETÖ kumpaslarına sahip çıkın. Sonra da bizim FETÖ'yle ne alakamız var dersiniz.
Neden bir kez olsun adam gibi kendinizi sorgulamıyorsunuz?
Allah aşkınıza söyler misiniz: Milyarlarca dolarımıza mal olan Gezi desisesinin üzerinden onca yıl geçtiği halde o "orantısız zekâlardan" ilaç niyetine olsun bir tane "özeleştiri" yazısı neden okuyamıyoruz?
Bu nice özgüvensizliktir?
Benim canım muhaliflerim, başınızı yastığa koyunca, "Bizde hangi cevheri gördüler de ABD'den İsrail'e, PKK'dan FETÖ'ye kadar sevmeye başladılar?" diye soramaz mısınız?
Hiç değilse şu soruyu aklınıza düşürseniz ya: "PKK elebaşı Duran Kalkan'ın ayaklanma çağrısı yapacak kadar bize umut bağlaması için ne yaptık, ne yapıyoruz?"
***
Sormadığınız, sorgulamadığınız sürece kültleşme başlar. O kadar ki yalanlardan, iftiralardan medet ummaya başlarsınız.
Neden böyle yapıyorsunuz canım muhaliflerim?
Hayır yani, bu halinizle kimlere benzediğinizin farkında değil misiniz?
Ben söyleyeyim: Pensilvanya sakininin o meşhur bedduasından sonra, "Malatya'da bu yıl kayısı olmadı" veya "Kirazları kurt vurdu" veya "Üstgeçit yıkıldı" veya "Deprem oldu" şeklinde sevinen FETÖ'cü yazarçizerlere benzemeye başladınız!
Ne pandemi, ne tüm dünyadaki ekonomik durum, ne ABD'nin Yunanistan'ı üs haline getirmesi, ne bize karşı Akdeniz'de yapılan tatbikatlar, ila ahir, umurunuzda.
Dolar yükselince bayram yapıyor, deprem olunca veya yangın çıkınca ellerinizi ovuşturuyorsunuz.
Paranoid kültleşme değilse nedir bu?
Buyrun size biricik gazeteniz Sözcü'den bir örnek: Geçtiğimiz 10 Kasım'da, "Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü tarafından yayınlanan son depremler listesinde saat 09.05'te meydana gelen 1.8'lik sarsıntı dikkati çekti" şeklinde verdikleri haberde, "Atatürk'ün 83'üncü ölüm yıldönümünde saat 09.05'te Antalya'da meydana gelen depremin koordinatlarındaki 1938 rakamını" çok manidar bulmuşlar!
Canım muhaliflerim, hadi tamam siz söyleyin, kime benzemeye başladınız?