Geçen gün Star gazetesindeki köşesinde, "Bu adam FETÖ imamı değilse, ne?" demişti.
"Bu adam" dediği kim mi?
Hem distopya müptelası hem de "beka" sözcüğünü duyunca dellenen şebelek takımı şaşacak ama söyleyelim:
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu.
Fakat boşuna dellenmesinler, Ahmet Kekeç'in mezkur sorusunun temel dayanağı da bir CHP'li.
Kim mi?
Kılıçdaroğlu'nun baş avukatı, CHP Etimesgut Belediye Başkan Adayı Celal Çelik.
İşte bu adam geçenlerde katıldığı bir televizyon programında 17 - 25 Aralık'tan sonra FETÖ medyasına verdikleri desteği bir bir itiraf etti.
Dahası, bu destek talimatını doğrudan Kılıçdaroğlu'ndan aldıklarını söyledi.
Celal Çelik herhangi biri değil...
O kadar ki, 2017'de FETÖ'den gözaltına alınmış, MİT TIR'ları kumpasında fonksiyon icra etmiş, FETÖ kalkışmalarının alayını "paylaşımlarla" desteklemiş, FETÖ imamlarıyla teması deşifre olmuş bir insan evladı.
Gelin şimdi Ahmet Kekeç'in can alıcı sorusuna kulak verelim:
"Bir ara, 'FETÖ'nün CHP imamı' kim tartışması yapılmıştı, hatırlayacaksınız.
(...) Eylemlere ve tavırlara bakarak hüküm vereceksek, Kemal Kılıçdaroğlu daha yakın bir aday gibi görünüyor (...) Bir kaset marifetiyle genel başkan oldu. Bütün seçim dönemlerini FETÖ'nün temin ettiği kirli malzemelerle geçirdi (...) Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarına karşı çıkıyormuş gibi yaptı ama bunu sadece siyasi iktidar üzerinden yaptı; FETÖ'nün polisine, savcısına, hâkimine tek laf etmedi. / Hâlâ tek laf etmiyor. / Hâlâ 'mağduriyet' edebiyatı yapıyor / Hâlâ örgüte kol kanat geriyor. / Hâlâ örgütün eylemlerine ('kontrollü darbe' filan diyerek) sahip çıkıyor. / FETÖ'nün 'CHP imamı' neden Kılıçdaroğlu olmasın?.."
Geçen gün Kılıçdaroğlu'nu televizyonda izleyince Ahmet Kekeç kardeşimin bu sorusu daha bir anlam kazandı.
FETÖ'nün malum "tiyatro" propagandasını CHP tabanına bile yediremeyince, FETÖ'nün bir başka propagandasına sarıldı.
"Boğaziçi köprüsünde gencecik bir askerin boğazı kesildi" dedi iyi mi?
Programın sunucusu, "tiyatro falan olmasın" demedi tabi. Gayet ciddi bir şekilde "Kesin mi? Gördünüz mü siz o görüntüleri" diye sordu. Kılıçdaroğlu da "Bu görüntüler vardı zaten" karşılığını verdi.
Bereket versin "izledim" demedi.
Zira, çok değişik izleme yöntemi olduğunu biliyoruz. Baykal'la ilgili kaseti Erdoğan'ın izlediğine dair görüntüler hakkında "Getirdiler, önüme koydular ben de izledim..." demişti hani. Kim getirdi diye sıkıştırılınca da "Görüntüleri getiren kişiler maskeliydi, kim olduklarını göremedim" diyerek aklı sıra kıvırmıştı.
Bu kadar da "uyanık" işte!
Onca insanımızı savaş uçakları ve tanklarla katleden FETÖ'yü ("boğazı kesildi" tezviriyle) yurdum insanının "asker hassasiyeti" üzerinden güya aklayacak!
ABD'nin binlerce TIR silah verdiği PKK'nın Suriye kolu mevzubahis olunca sözde "asker hassasiyeti" de olanca muvazenesi de anında iptal oluyor!
Hem de...
Askerlerimizi şehit eden mahut terör örgütü hakkında, "Onlar bize mi saldıracak?
Hayır efendim..." diyecek kadar!