Ekonominin başında geceli gündüzlü çalışan bir bakan var. Hem gerçekçi hem ümitvâr hem de kararlı.
Aylak bürokratları şimdiden "çat kapı" titrettiği kulağımıza gelmeye başladı, çok şükür.
Bu daha başlangıç, "onun bunun adamıyım, ense yapar yatarım" devri bitti.
Sayın Bakan, ABD krizi dolayımında da hamasetten uzak, devlet ciddiyetine vurgu yapan son derece seviyeli bir açıklama yaptı.
Dolardaki yükselişe karşı da hamaset lakırdılarına tenezzül etmedi. Rasyonel akılla piyasalara güven vermeye çalıştı.
Kuşkusuz vatanın bekası her şeyin üstündedir; ticari saldırılara karşı da direneceğiz.
Ama akıllıca...
"Dolara levye atılabilir mi?" başlıklı yazımda şöyle demiştim: "Liberal bir dünyada egemen güçlere kafa tutarken, kılcallarında liberal değişkenler dolaşan bir toplumla ne kadar direneceğiz? (...) Tamam, diz çökmeyelim. Ama gerçekleri de hamasete kurban etmeyelim..."
Tasarruf, üretim ve ihracat için ülkece seferberlik ilan edilmeli.
Başka yolu yok.
Bunun için de çok çalışmak ve israfa son vermek şart.
***
İhracat derken yanlış anlaşılmasın; iç talep de hayati önemi haizdir.
Bakınız, Nobel
Ekonomi ödüllü (2001)
Prof. Stiglitz, ABD'nin kuralsız ticaret savaşına rağmen
Çin'in sarsılmamasını, ekonomisinin (ihracat ve yabancı yatırımından ziyade) iç talebe dayanmasına bağlıyor...
Emperyalizm karakteri gereği her zaman saldırgandır.
Önemli olan saldırılara karşı göğüs gerebilecek yapılanmayı gerçekleştirmektir. (Hem de gürültüsüz bir şekilde, yani,
Almanya ve Japonya gibi sessiz ve derinden.)
Ticari savaşlar da dış politikadan bağımsız düşünülemez.
Bunun için de dış politikada her durum yeniden teşrih masasına yatırılmalı, radikal adımlar atılmalı.
***
Bizdeki muhalefet de apayrı âlem. Dolar yükseldiğinde "
oley" çeken "
siyasi şizofrenlerden" farkları kalmadı.
Oldu olacak, Dolar Partisi (DP) kursunlar bari.
Kurultayı toplayamadığı için artık
CHP'de nasibi kalmayan
İnce'yi de başlarına geçirsinler. Mottoları da şu olsun: "
Oyunuzu bize yatırın, değeri yükselsin..."
Şaka bir yana da,
Başkan Erdoğan'ın düşmesi uğruna
yapmayacakları rezillik kalmadı.
Geçenlerde sevgili
Uğur Dündar'ı da isyan ettirdiler.
"Cumhuriyet'in kurucusu CHP, 'benim yolsuzluk yapanım, hırsızım, rüşvetçim iyidir,
Uğur Dündar bunların üzerine gitmeseydi, iktidardık,' diyen hırsızsever tetikçilerin savunmasına muhtaç kaldıysa, iktidara gelmeyi değil, kara mizah konusu olmayı başarır! Gönül veren milyonlara yazık!" şeklinde tweet atmak zorunda kaldı.
Dertleri şu: Uğur Dündar vaktiyle
İSKİ yolsuzluklarının üzerine gitmeseymiş, iktidarmışlar.
Hiç insan muhalefetteyken bu kadar kirlenir mi?
Neyse, bana bir hafta müsaade.