Şu CHP'liler ne şanslı insanlar, hiç can sıkıntısı çekmiyorlar.
Macera, "hisli-duygular" dram, komedi, tekmili birden yaşayıp gidiyorlar maşallah.
"İmza toplayıcılar" yani İnce'ciler en naifleri galiba.
Gün geçmiyor ki içlerinden biri çıkıp kurultay için yeterli imzayı (salt çoğunluğu) bulduk demesin.
Kılıçdaroğlu kanadı da anında resti çekiyor tabii: "Madem öyle gönderin imzaları..."
İnce'cilerin cevabı ne mi oluyor?
Yine aynı...
Bir farkla ki, aynı cevabı bu sefer bir başka İnce'ci dillendiriyor.
Yalan, CHP'nin kemiğine kadar işlediği için İnce'cilerin yeter sayıda imza topladığından emin olamıyoruz.
"İmzaları gönderin" diyen Kılıçdaroğlu kanadı da samimi mi kolpa mı atıyor, hiç emin değiliz. (Belki de imza sahiplerini öğrenip nokta atış mesabesinde ikna turlarına çıkacaklar, kim bilir!)
Nerden bakarsanız bakın, bir siyasi partiden ziyade bir "kurguyu" izliyoruz.
Zaten ortada "kurgu" olduğunu, CHP yandaşı Halk TV Genel Müdürü Şaban Sevinç'in Tuncay Özkan'a atfettiği, "CHP gizli bir merkezden yönetiliyor" ifadesi dermeyan etmişti.
***
İnce'ciler "
değişim" falan diyorlar ama "
İnce tek başına CHP'den çok oy aldı" argümanının ötesinde sadra şifa tek cümleleri yok.
Kılıçdaroğlu kanadı da "
ona bakarsanız Erdoğan da partisinden çok oy aldı" karşılığını veriyor.
Yok, devamını getirmiyorlar.
Getirseler, "
Bak, Erdoğan senin gibi partisinin başına geçmek istiyor mu?.." demeleri gerekir ki zaten
Başkan Erdoğan aynı zamanda AK
Parti Genel Başkanı...
İnce'nin çok "ince" bir hesabı daha var:
"
Kılıçdaroğlu'nun asla karşısına çıkmayacağım" demişti ya, lafını
yememek için, kurultay
için yeterli imzanın çok
üzerinde imza toplayarak,
Kılıçdaroğlu'nu karşısına
çıkamayacak hale getirmek...
Delegeyi etkileyebilmek için de "
memleketi yöneteyim diye cumhurbaşkanı adayı yapıyorsunuz, CHP genel başkanlığını neden çok görüyorsunuz" diyor.
Çok etkileyici...
Fakat Kılıçdaroğlu "
Gel bakalım Muharrem" diyerek yakasındaki CHP
rozetini çıkarttığında ağzı kulaklarında
kabul etmişti.
O vakit "
partili cumhurbaşkanına" karşıydı da şimdi mi değişti? Yoksa bir daha
cumhurbaşkanı adayı olmaktan vaz mı geçti?
***
Kabul edelim,
İnce çok "uyanık" ama
9-10 Mart tüzük kurultayında her şeyi "ayarlayan"
Kılıçdaroğlu ondan daha az "uyanık" değil.
Bilmiyorum, belki de asıl uyanık olan
CHP'yi yöneten o gizli merkezdir. Mezkur tüzük kurultayında ön seçim iptal edildi, buna karşı çıkanlar da (Kılıçdaroğlu'nun 2 "elemanı" marifetiyle mimlenip) milletvekili adayı gösterilmedi.
CHP'nin "tüzük kurultayı" da acayip demokratikmiş ha!
Kurultay delegelerinden biri (Nilden Bayazıt Postalcı) şöyle diyor: "Tüzük kurultayının ikinci gününde salondan çıkıp gitmiştim. Nedeni, delegeye sormadan etmeden ışık hızıyla maddeleri geçirmeleri. Bir de
Özlem Çerçioğlu'ndan delegeler olarak işittiğimiz azar. Hiç unutmayacağım..."
Özlem Çerçioğlu'nun tüzük kurultayını yönettiğini söyleyeyim de ötesini varın siz hesap edin.