Sayın Davutoğlu'nun başbakanlığı döneminde danışmanlığını yapan bir muhterem, 15 Temmuz darbesinin arkasında ABD'nin olmadığını kanıtlamak için adeta kendini telef etmişti.
Yine de Sayın Gül'ün kankası kadar ileri gitmemişti.
Zira o 15 Temmuz'un hemen ardından şöyle demişti: "Darbenin beyni Gülen olabilir mi? Olmasa da oldu bile..."
Olmasa da nasıl mı oldu?
Malum kankaya göre elbette "algı faaliyetiyle."
Zaten daha sonra kaleme aldığı bir yazıda Karlov suikastını bile bu algı faaliyetine bağlamıştı: "Silâhsız terör örgütü sıfatıyla anılırken, 15 Temmuz uğursuz darbe girişiminden sorumlu tutulduğu için 'silâhla' ilişkisi kurulabilmiş olan örgüte, bir de böyle bir tetikçinin mal edilebilmesi, soruşturmayı yürütenlere cazip de gelebilir..."
Gördüğünüz gibi 15 Temmuz'a bir tek "tiyatro" demediği kalmıştı. (Belki adını koymayı da Fetullah'a bırakmıştı, bilemiyorum.)
***
Gül'ün kankası ile
Davutoğlu'nun danışmanı arasındaki fark şundan ibaretti: Biri Fetullah'ı ve örgütünü 15 Temmuz'dan ayıklamaya çalışmıştı, diğeri ABD'yi...
Davutoğlu'nun danışmanı sadece ABD'yi 15 Temmuz'dan ayıklamaya çalışmadı... İşin arkasına ABD'yi koymanın (kendi ifadesiyle) "Gülencileri" hafife almak anlamına geldiğini söyledi.
Biraz daha kaptırsa, darbe girişiminin arkasında ABD var diyenleri, "
kripto FETÖ'cü" ilan etmesi kuvvetle muhtemeldi.
Gülmeyin, gerçekten öyleydi.
Yetmedi, 15 Temmuz'un arkasında ABD var diyenleri ideolojik bakan, klişeci ve komplocu olmakla suçladı.
Bugünkü yazı yolcuğumuzun nedeni...
Davutoğlu'nun danışmanının bundan 2 yıl önceki söz konusu yazısında şunu demesiydi:
"
Diyelim ki ABD'nin derdi Erdoğan'dan kurtulmaktı ve bunun ancak istikrarsızlık pahasına mümkün olduğunu düşündü. İyi de bunun için darbe yapmaya gerek yok ki... İktidarın Kürt, Alevi ve laik kimlikler nezdinde gelip dayandığı tıkanma noktaları var ve bu fay hatlarının iç içe geçirilerek kaşınması zaten istenen sonucu verebilir. Hele sıkışmış olan ekonominin dış finans kaynaklarını kesecek birkaç adımın da aynı anda atılması durumunda..."
***
Dış finans kaynaklarımızı kesecek adımlar malumunuz atılmaya başlandı.
Fay hatlarının kışkırtılması mı?
"
Özgür dünya Erdoğan'a karşı ne kadar çabuk hareket ederse, dünyamız o kadar güvenli olacaktır. Türkiye dönüştürülmeli..." çağrısı
yapan
Newsweek dergisinde,
Türkiye'de Kürtlerin yok
edilmek istendiği, yüzbinlerce
Kürtün yerlerinden edildiği,
binlercesinin de öldürüldüğü
yazıldı.
Nedim Şener dostumuzun dediği gibi "
15 Temmuz devam ediyor!"
"
Diktatör Erdoğan" mavalının tekrar ısıtılması, Evanjeliklerin "
Deccal Erdoğan" propagandası ve Rahip Brunson muhabbeti hep bunun ifadesi.
Şimdiden dikkat: Mezkur fay hatlarını kaşıyacaklar!
Kimseciklerin teviline tefsirine ihtiyaç yok, artık işin gizlisi saklısı kalmadı:
ABD dımdızlak ortada.