Öcalan nihayet baklayı ağzından çıkardı: Kürt sorununun çözümü için avukatları aracılığıyla en az iki yıldır ilettiği "Demokratik özerklik" önerisinin içini doldurdu.
Konu önemli; çünkü BDP, Öcalan'ın önerisini sahiplendi. (Başka seçeneği var mı?) Ayrıca Ahmet Türk liderliğindeki Demokratik Toplum Kongresi de "Demokratik özerkliği inşa etme" kararı aldı.
Öcalan önerisinin altı unsuru olduğunu söylüyor: Siyasal, hukuki, ekonomik, kültürel, diplomatik ve askeri. Ve "Demokratik özerklik"le ne kastettiğini özetle şöyle sayıyor:
1- Ayrı bir parlamento ve hükümet.
2- Kürt bölgesine Anayasa'yla tanınacak ve yasalarla belirlenecek özel bir statü.
3- O bölgede ekonomik sistemini belirleme yetkisi. Ve de yeraltı, yerüstü kaynaklarını bizzat değerlendirme hakkı.
4- Anadilde eğitim ve dil politikası hakkı. (Herhalde Kürt bölgesinde Türkçe'nin konumunu belirleme ve kamu hizmetinin Kürtçe yürütülmesi yetkisini kastediyor.)
5- Kendi savunma politikasını ve savunma gücünü oluşturma hakkı. (Herhalde PKK'yı milis ya da polis gücüne dönüştürmeyi kastediyor.) Bu bölümde ayrıca Kürtler'in Türk Silahlı Kuvvetleri'nde askerlik yapıp yapmayacaklarının tartışılmasını da istiyor.
6- Diplomatik boyutla da şunları istiyor. Aynen aktaralım: "Kürtler'in diğer halklarla, toplumlarla olan ilişkilerini ele alır. Komşu, çevre ülkeler ve diğer parçadaki Kürtler'le ilişkiler olur. Diğer toplumlar ile nasıl bir ilişki istiyoruz, onlarla nasıl yaşamalıyız; diplomasi boyutu bunu karşılar..."
Özetle, Öcalan, bağımsız bir devletin anayasa hukukunda "Regalyen yetkiler" denilen "Egemenlik yetkileri" (ordu, polis, diplomat, para) dışındaki tüm yetkilerinin ve haklarının devrini istiyor. Hatta paralel diplomasi, özel milis veya polis gücü gibi talepleriyle "Dokunulmaz" olan "Egemenlik yetkileri" ni bile delmeye kalkışıyor.
Bu önerilerin gerçekleşebilmesi için ulus devletten vazgeçilmesi, Türkiye'nin hukuki ve siyasi sisteminin federal bir yapıya dönüştürülmesi gerekir. Mümkün mü? Haydi sorumuzu yumuşatalım; kolay mı?
BDP'liler Öcalan'ın "Demokratik özerklik" tanımı için "Katalan modeli" diyorlar.
Hayır, Katalan değil, Bask modeli. Çünkü Katalonya özerk bölgesinin kendi ekonomik politikalarını belirleme yetkisi yok ama Bask bölgesinin var. Kendi vergisini koyup tahsil edebiliyor, gelirlerini istediği gibi harcayabiliyor...
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ise "Demokratik özerklik" önerisini savunurken, "Almanya'nın 16 eyaleti var. Eyaletlerin varlığı Almanya'yı böldü mü?" gerekçesine sarılıyor.
Yanlış. Tarihi açıdan yanlış. Almanya önce ulus devlet olarak kurulup sonra eyaletlere bölünmedi. Almanya önce şehir devletler, sonra eyaletler biçiminde oluştu. En sonunda, 1871'de eyaletler bir araya gelip federal Almanya devletini, daha doğrusu federal Almanya İmparatorluğu'nu kurdular. Türkiye öyle mi?
Hani, "Demokratik özerklik", il genel meclislerinin bölgesel çapa dönüştürülmesini ya da Fransa'da olduğu gibi bölge genel meclisleri oluşturulmasını öngörüyordu? Ayrı yürütme, paralel dışişleri, ayrı polis gücü nereden çıktı?
Amaç yerel yönetimleri güçlendirerek Türkiye'yi daha çok demokratikleştirmek mi, yoksa devletin kimyasını bozmak mı?