Hükümetin IMF ile yeni bir stand-by anlaşması imzalamaktan vazgeçip Orta Vadeli Program'la yola devam etme kararını olumlu bulanlar da oldu, olumsuz karşılayanlar da.
Biz olumlu bulanlardanız.
Çünkü, Başbakan Erdoğan'ın dün çizdiği Türkiye tablosuna IMF vesayeti yakışmaz: "Eylül 2008'den, yani küresel krizin ilk sinyalleri alınmaya başlandıktan itibaren dünya genelinde 37 ülkenin kredi notu 95 kez düşürüldü. Yalnızca 17 ülke için not artırımı yapıldı. Türkiye notu artırılan bu 17 ülke arasında yer aldı ve son 2 ay içinde 4 kuruluş, Moody's, Fitch, JCR ve Standard & Poor's tarafından notu yükseltildi. Türk ekonomisi için 2010'da bizim büyüme tahminimiz yüzde 3.5 ama başta IMF, Dünya Bankası, OECD olmak üzere birçok uluslararası kuruluşun Türkiye'ye ilişkin tahminleri ise bunun çok üstünde."
Çünkü Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın dediği gibi, "Türkiye'nin artık kendisine güvenmesi gerekiyor. Ve bunu sadece söylemle değil uyguladığı politikalarla da göstermesi gerekiyor."
Çünkü, Türkiye küresel ekonomik düzene yön veren G-20 grubunda yer alıyor. Bu grubu oluşturan ülkelerin (Türkiye'nin yanı sıra ABD, Almanya, Arjantin, Avustralya, Brezilya, Çin, Endonezya, Fransa, Güney Afrika, Güney Kore, Hindistan, İngiltere, İtalya, Japonya, Kanada, Meksika, Rusya, Suudi Arabistan) hiçbirinin IMF ile stand-by anlaşması yok. Türkiye'nin neden olsun? Bir başka deyişle, G-20'de yer alan bir ülkeye IMF vesayeti yakışır mı? (Not: G- 20'de saydığımız ülkelerin dışında AB ile Avrupa Merkez Bankası da temsil ediliyor.)
Çünkü, Türkiye'nin ekonomik ve finansal verileri IMF desteğini haklı çıkarmıyor. Ne büyüme hızı, ne bütçe açığının ve kamu borcunun gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı, ne borçlanma maliyeti, ne döviz rezervleri... Tüm bu verilerde Türkiye'yle karşılaştırılmayacak kadar kötü olan Yunanistan bile IMF anlaşmasını son çare olarak görüyor. Yine durumları Türkiye'yle bir arada sayılamayacak kadar kötü olan İspanya, Portekiz, hatta İtalya ve İngiltere bile IMF'ye başvurmayı akıllarından geçirmiyorlar. "Haydi, onlar AB üyesi, hatta İngiltere dışındakiler 'Euro bölgesi' üyeleri, başka seçenekleri var" itirazını kabul edelim. Peki bu küresel krizde IMF kapısını çalan ülkeler (Ukrayna, Macaristan, Pakistan, Belarus, Sırbistan, Litvanya, İzlanda, Gürcistan, El Salvador gibi) ile Türkiye'yi aynı kefeye koymak, kendimize haksızlık olmaz mı?
Ve çünkü büyük bir bankanın genel müdüründen öğrendik ki, IMF ile stand-by anlaşması yapan ülkelerin notu yükselmiyor ya da yükseltilmiyor. Bir başka deyişle, kredi derecelendirme kuruluşları IMF denetimini olumsuz bir etken olarak görüyorlar.
Son iki ayda dört kez kredi notu yükselen Türkiye'nin IMF'siz yola devam tercihini desteklemek için bu bile tek başına yeterli bir neden..