Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Chavez solu

Küreselleşme karşıtlarından ABD düşmanlarına, liberal sistemi reddedenlerden romantik sosyalistlere kadar (Türkiye'de bunlara AB karşıtlarını da ekleyebilirsiniz) geniş bir cephenin kahramanı, hatta yaşayan efsanesi olan Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez bir kez daha kazandı.
Böylece Latin Amerika'da son bir yılda seçime giden 11 ülkeden 8'inde sandıktan solcular çıktı: 4'ünde (Venezuela, Bolivya, Ekvator ve Nikaragua) radikal solcular, 4'ünde (Şili, Brezilya, Peru ve Kosta Rika) sosyal demokratlar...
Bir başka deyişle, ABD'nin "Arka bahçesi" Latin Amerika'da Bush yönetimi 83 yenik durumda.
Hatta, 47 yıldır sosyalist rejimle yönetilen Küba'yı, sol politikalar izleyen Uruguay, Arjantin ve benzerlerini de eklersek, kıtanın toplam 19 ülkesinden 11'i renk yelpazesinin pembeden başlayıp kızıla kadar giden tarafında yer alıyor.
Peki ama "Neoliberal kapitalizm, kapitalist çılgınlığın son aşamasıdır" diyen, "21'inci yüzyıl sosyalizmi"ni inşa ettiğini söyleyen Chavez gerçekten solcu mu?
Kabul; toprak reformuyla "Seçkin" sınıfın elindeki arazilerin bir kısmını yoksul köylülere dağıttı.
Kabul; temel maddelerin piyasadan yüzde 30 ucuza satıldığı market zinciri kurarak halkın geçim sıkıntısını biraz hafifletti.
Kabul; köylere, gecekondu semtlerine binlerce okul ve dispanser yaptırdı. Castro rejimine günde 92 bin varil bedava petrol karşılığı Küba'dan getirttiği 30 bin doktor ve öğretmenin desteğiyle takdire değer bir eğitim ve sağlık kampanyası yürütüyor.
Ama bunlar Chavez'in iddia ettiği gibi Venezuela'yı sosyalizme mi götürüyor? Ya da onun çok sık tekrarladığı bir sloganla ve 1998'den beri değişmeyen seçim vaadiyle ifade edersek, "Kapitalizmin yapısını değiştirmek" hedefinin altyapısını mı hazırlıyor?

Vitrinin arkasında ne var?
Hayır. Bakmayın Chavez'in devrimci söylemlerine. 8 yıllık iktidarında ne ekonominin yapısına ve zenginlere dokundu, ne mülkiyet haklarını kısıtlamaya kalktı. Tam tersine kapitalizm, neoliberalizm Venezuela'da hiçbir zaman bu kadar güçlenmedi, hiçbir zaman bugünkü gibi "Altın çağ" yaşamadı.
İşte birkaç örnek: Venezuela'da bu yıl satılan otomobil sayısı 300 bini geçti. Geçen yılın iki katı. Bu 300 bin otomobilin üçte birinden fazlasını Hummer gibi lüks cipler oluşturuyor. Acenteler "Talebi karşılayamamak"tan yakınıyorlar. Başkent Caracas ve diğer büyük kentlerde inanılmaz bir lüks konut patlaması yaşanıyor. O kadar ki, bazı semtlerde emlak fiyatları Manhattan'ı bile geçti. Ayrıca binlerce Venezuelalı ikinci konut olarak nereye yatırım yapıyorlar dersiniz? Miami'ye! Viski ve pahalı şarap ithalatı rekor üstüne rekor kırıyor. Bankacılar hayatlarında bu kadar çok kar etmediklerini söylüyorlar. Chavez'in kurmayları bile "Sosyalizmi değil burjuva sınıfını güçlendirdiklerini" itiraf ediyorlar. Hatta bazıları "Dünya tarihinin ilk sanal devrimini yapıyoruz" diye alay bile ediyorlar.
Tabii zenginler ve işverenler bu iyiliğin altında kalmadılar: Küçümsemelerine, hatta nefret etmelerine rağmen Chavez'e oy verdiler!
Biz de benzer süreçten geçmiştik. 1970'lerin ikinci yarısında. Ecevit zamanında. Türkiye'de sermaye birikimi hiçbir zaman Ecevit'in o iktidar dönemindeki düzeye ulaşmadı. İşveren sınıfı hiçbir zaman o dönemdeki kadar zenginleşmedi. Hatta "Her patronun dolabında bir Ecevit heykeli var" deniyordu o dönemde...
Diyeceğimiz o ki, görünüşe aldanmayın, söylemlere de hemen kanmayın.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA